23 Mart 2012 Cuma

Karga





bir pazar sabahı
ne doğan var ne ölen
hafif sisli göletler , rüzgarlaşıyor güneşte
çıkıp dolaşmak isteyen bu dolaptaki gürültü
bütün mevsim bayat , sen ondan da mı çürüksün ?

ayakkabılar raflarından kalktığında
ve sokakta tanrı olur benim hiç bir duam olmadığından
öylece dans etmekte dün , ortalıkta yokken gül
devrik evlerinin çatıları bile bugün pürüzsüz

hafiftir esinti beynin konuştukça , dilin kurur
çünkü yarattığın kadının senaryosu bilim kurgu
kuduz bir karga geçer tepemden ve tek zincirli salıncak
ağzı masumiyet köpürürken kanatlarından öpülmüş

ve ben selamlaştım gülerek geçen bir kediyle
20 adım attığımda , yerde tüylü bozuk ses
geç kalmıştım ve dargınlığının sesiyle - dedi ki -
az önceki yükseklikteki kargayım ben
-
bir pazar akşamı
ne karga var ne gülen surat
pencereye yakın olan yansımanın içinde ay
ve uyumak isteyip uyuyamayan beynimdeki danslarında
bütün bileklerin kırık , zarifliğinde öldü şans

fayansa hiç düşmeyen sesimi
sadece bilincimden sızan damlalarla
basamaklarına basıyorum seni hiç uyandırmadan
yakına gelip uzaktan bakmaksa bu
yargılarım var benim bildiklerimden göç alan

bir şarkının yanağından
gölgesine uzanmakta
sokağımdaki fren sesi müziğime ıslık katar
günü özetleyen duvardaki gölgelerse
bitişiğine anlam satıp , çamur karan şarlatan

duran müziğime doğruldum tek bir sigara için
pencerenden çıkardığım gövdem , yıldızlara traşlanır
yolda gözü parlayan , ayın dedektifliğine delil
yola yapışmış bedenine rağmen gülüyordu yine kedi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder