18 Ağustos 2015 Salı

merkezini yitirmiş dağınıklığı toparlarken
inşa ettiğim düzende çok şeyi yanıma almıyorum
.
nağmeler kulak dolusu yıldırıcı bir sese dönüştüğünden
topuklarını pembe yapmaya çabalayan balinalara inat
suyun rengini yakalamaya çabalıyorum karada
.
resim tamamlandığında balinalar kazanıyor
 .
fakat aradan geçen zamanın servisinde sunulan
illegal bir sergi vardır
.
burada karşılaştığımız tablolar bizi sınırlar
iyi çizimler , kozmopolit boyalar ve hatta altın çerçevede olsalar bile
.
çünkü serginin bir sahibi var
ortada dikilip sana gülümseyen
nabzını yoklayan , göz ucuyla seni takip eden
 ..
ama merkezi değiştirdiğimizde ise herhangi bir tablo bu serginin sahibi oluyor
ve işin can sıkan kısmı 
ortada dikiliyor
sana gülümsemeye çabalıyor
nabzını gözünde arıyor 
seni tanımıyor
ve parmak ucuyla seni geziyor
 .
merkeziyetçi dokusu ve işlenişi iklimini değiştiriyor 
sana yabancılığını kendine yabancılıkmış gibi anlamlandırıyorsun
.
aslında sen bu sergide mevsimi takip ediyorsun
.
fakat mevsim seni suçluyor
çünkü serginin asıl sahibi bir tabloya dönüştüğü andan itibaren 
çoğu şeyi -sanıyorsun  
.
ve bu sanı aklını karıştırıyor
yeni merkezinin gülümseme çabasını yutkunuyorsun
atardamarını gözbebeğine çekiyorsun
ve tenin titriyor
.
seni tanımayan birinin olasılıkları oluyorsun
ve sanıyorsun ki ben buymuşum
.
aslında hangi tabloda takılı kaldıysan o tablonun izbesine iniyorsun
 eğer merdiven gerekiyorsa da bulup çıkıyorsun basamakları
tabi biraz şansın varsa
.
insan , bir üst kata uzayan asmanın salkımında üzümdür
ve diğer insanlar bu üzümün genetiğiyle oynar
.
benden bir şarap çıkmadı ama 
insanlığın kadehinde de sinek hiç eksik olmadı
.
hayat ne güzeldir 
ne yaptığını bilmeyip
yolda heykel olanlar için
.
merkezimde aklını traşlamamış birine ihtiyacım var 
bacaklarını öperken topuğunda balinaları kıstıracağım
.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder