8 Nisan 2019 Pazartesi

Uyak


o gölün kenarında
zaman için bir motor inşa etmişlerdi

bu dişli çark
dişli örgülerin önünde 
perspektif enerjilerle çalışıyordu

anlamlarımı dahi hissedemiyor
kurgumda patinaj çeken stabil yüklenişe
hayıflanıyordum

bütün eylemlerim
metre kare başına ruhun 10 valsine bedeldi

insan tabiriyle
canavarlar insan ruhluydu

sık sık
çok kollu bir canavara sarılmak istiyordum

bir kitap yazmaya başlıyor
 gibiyim
gibiydim
gibiydi

kurgum umrumda bile değildi
ama
camlarına dokunan bir fırtınaya sahiptim

levham 
kararlı bir biçimde
haznede uysal kaz ayaklarıyla
gösterdiği 
kronolojik
müjdeyi
keza müjdeyse eğer
gösteriyordu

evrenin dayatısını
 cümlesiz ve soygun
öpmüştüm

o
zihnimde sabitlenmiş tek heykeldi

sonra öğrendim ki
evrenin icadı olan
olay örgüleri bile
benim bozuk hafızamın düzenlediği bir mistiklikmiş

tanrıçam sakindi

elimde son kurguya dair
 pek değerli bir şey kalmamıştı

her şey çözülmüştü
bir yana
her şey dökülmüştü

kızgın ve kırgın düştüğümde buraya
yeni bir nüshayla karşılaştırım

ama zihnimin bir diğer kurgusunda
bilekliğim paratoner












2 yorum:

  1. sonra öğrendim ki
    evrenin icadı olan
    olay örgüleri bile
    benim bozuk hafızamın düzenlediği bir mistiklikmiş

    insan er geç öğreniyor...

    YanıtlaSil