tel sihrinden bu yana ( bkz. tel sihri )
baştan alıyorum
tel sihrinden bu yana
kurgulardan senaryolara
senaryolardan tepe kameralarına
ince işlenmiş mermer büstleri tarafından
parteküller etrafında
senkronize şekilde dönmeye başlattığım elektronlar
görevine sadık kalarak
bana
tellerden bir balık
yaylı bir solungaç
solmuş bir yüzgeçsizlik verdi
sadece benim anladığım dilde..
iletkem
el örtbasla empati diyetinde zımbalanırken
tepe kamerasını sökme vakti
bunun için kök spatula yerine
astigmat foviamı kullanırım
ve hep heyecanlanmışımdır
dilimi yüzeyleyin
başlıyor !
ama alışık olunan aksine
bu defa kendime
eğer evren bir mıknatısın düşünce üzerindeki metafiziğiyse
bunu belirli ritüellerle yapmak
sahne içinde sahneye çıkmanın telaşını doğuruyor
bir metayı çağıracaksam
önce uzvu hareketlendiren eylemi fısıldarım
sonra
gelgiti hatırlarım
güzel olan her şeyi mahvederek
birden her şey eskimeye başlar
kalabalıktan tenhaya girmeye çabalayan hüznümün suyunda
yan yatmış tüm balıklarla
aynı frekansta
ay'a bulanık yansırken
çöküş
kendi tembihinin
sana seslenmediği andadır
ben geniş bir alanda parçalandım
kumların üzerinde
huylarım kıyafetten kıyafete girerken
kendimi tanıdım
elimi tuttup ve dışarı çıkardım
evrene bağırdım
evrenin sağır diktalığına
tüm sel suları zihnime doluyordu
yüzüyordun
ben
hissizlikle oynadığım tüm kumarlarda
kazandığım hisse bertaraf ettiğim kendim
ve sağlıksız
saçlarımı kes
bana bir dünya çiz
henüz kıtaları ayrılmamış
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder