27 Haziran 2010 Pazar

Deniz Köpüğünden Daha Hafif Bir Gece

bazen aptal insanlarla konuşunca
bazen de tartışınca
rahatlıyorum
onlar da sürekli
her şeyi kendi üzerilerine alır
gülmemek için zor durduğum durumlar bile oldu
böyle anlarda .
ama zekilerde
kendilerini avutup mutlu olmanın en kısa yoludur bu ,
arada sırada zekileriyle konuştuğumda
dünya görüşlerini
deliriyoruz , birlikte yaptığımız en güzel iş ,
100 aptal insanı ve bedenlerini hiçe sayıp
1 gecelik delirmeyi yeğlerim .

24 Haziran 2010 Perşembe

Sislerin Penceresi

bütün haziran üstüme yıkılmış
ve ilk 8 günü çok rahat
10 v o'ndan sonrası kısacası geçmiyor .
bunları yazarken en kutsal hatamı yaptığımı düşünüp
tanrıma öpücükler gönderiyorum
bu haziran ayını yok ederken ay
tekrar konuşup yalanlar söyleyelim birbirimize .

18 Haziran 2010 Cuma

İnsan

insan.

hayatını bok etmek konusunda uzman bir yaratıktır .

bunun en iyi örneği
benim
belkide

ismim

adem.

8 Haziran 2010 Salı

Böyle Bir Yağmurdu




ve sonunda bitti , delirdiğimi düşünüyorum . tanımadağım birisine saldıracak kadar .
ayak ve el titremeleri gözde belirgin şekilde arttı , evde olmayanlar tedirgin . gözümün önüne serilmiş mor bir halı , sürekli uyumama sebep , iletişim araçlarını zorla beceren insanlar kendilerini parmaklamaktan ileri gidemiyorlar . zevk aldıkları kesin , ve beyinlerini aşk ve ayrılıkla dolduranlar , kamyonetlerinden şikayetçi değiller , düşüncelerini bir çocuk çamur yapmış sadece , yobazlaşmış beyinlere , küçük yaşta vurulmuş çiviler , beyin sadece bir duvar , bir barakanın içindeki bir duvar üstelik , hergün sokak çocuklarından korkan bi duvar , hergün yüzünüze ışık getirecek kapının açılmasından korktuğunuz , ve zeki sarhoşların idrarlarıyla yıkandığınızda , güneşi bekleyen , kurumaya yüz tutan , aynı kokuyla , delirdiğimi düşünmüştüm . sende düşün ! damarımın limanına yanaşmış bir gemi , sürekli bir şeyleri enjekte ederek , takvimimi yırtıyor , acıyorum ona , sıkıntı yok böyle günlerin birinde sadece camdan sokağı seyrediyorum , aptalın birisi manevrasında devrildi , içinde öldü sanırım , bütün kuşlar uzaklaştı . sokak lambasını patlatan yaşıtlarım aşıktılar , kaldırımı onarmaya gelen işçi o kaldırımın üstünde yürüyen mini etekli bayanı gözlerine çizmişti , bir gün yürüyecekti . şemsiyemi açmış içerde oturuyorum ,
öyle keyifli :
perdem canlı
kapım canlı
anahtarım canlı
kayıplarım canlı
balıklarım canlı
kablolar canlı

6 Haziran 2010 Pazar

Gecenin Yan Cepleri




uzaklaşmayı çok seviyorum
öyle çok
seviyorum ki
ona hergün çiçekler götürüp
sevdiğimi fısıldıyorum kulağına
Tanrı bile kıskanıyor
tüm şehir vücudumun altında
tecavüze uğrayacağını biliyor
söndürüyor ışıklarını
biraz eğiliyorum bulunduğum yere
balıklarım geliyor yanıma
götürmeye geldiklerini söylediklerinde
hiç reddetmem
ama bu olaylar
5 gece falan alır
çökmüşümdür ,
korkar balıklarım .

3 Haziran 2010 Perşembe

Başlık




bir saat
size 'bir şeylerin zamanı geldi'
sesiyle uyarabilir
işte öyle
bir saat
çaldı beynimde
tam olarak olmasada
hissediyordum
bir arının karınca yuvasına karşı hissettiklerinden
daha çok şey
devam ediyor
bu saatin çalış hızındaki
kin.
delirmem için çabalıyor sanki ,
ama malesef
ayağa kalkıp
beynimi
masanın üzerine yaslayacak
iki parçaya ayırdıktan sonra
içindeki saatin
pillerini
çıkaracak
gücüm yok , üşeniyorum da diyebilirsin
merak ediyorum , neyin zamanı gelmişti
belkide
beynimin içindeki
saati
almamın
zamanı gelmiştir .