30 Eylül 2011 Cuma

Af

yakana yaktığın galaksi tutumlarından beliren
güneş sarının öteki ucundaki manzaraydı

saplantı havuzunda bir balıkla danstayken biz
sen

ruhun his çemberinde karıncalaşmaktaymış

anlamadın
çünkü benim alfabemden doğru dürüst hiç bir şeyi çıkarmadın
ve sizden isteğim
onun ellerini ceplerinden ayırmayın
çünkü eğer gülüyorsa güzel bir yabancıdır

28 Eylül 2011 Çarşamba

Kilim

alkolün tonlarıyla bulunan yazıtlar
ve
rahatsız edici bir ışığı söndürme isteği
benimki
kim susacak
daha da açıklanabilir bir ses tonuyla

hurdalığa atıyorum
tasarlanmamış bir evin mimarisini

Ekran

boyasında bir koleksiyonun
en değerli
müşterileri de olacaktır

ona gerçekleri anlattığım günlerdeki gibi
her şey
limon suyu intiharına girişimde buluncak kadar
ekşi balo

bir inandırılmayış var yatağın altına itilmiş
hep

onu çabuk kandırırlar
ben bundan korkuyorum ve
saç rengi hep güzeldi zaten

27 Eylül 2011 Salı

Kaybolursa Ortalıktan

güneşliğin üzerine bir yazı yazdıran
göz kararmalarından


bir şarkının kirpiklerinde sallanan gece kelebeğine iyi geceler

26 Eylül 2011 Pazartesi

Erken Uyumalar

cam kenarlı bir mikroskoptan
yıldızların kuzey yamacına döktüğüm küller
zamanla beyaz bir kumsal haline geldiğinde
gölet balıkların muhteşem korosunu
ay ise yıldızların şarap tadını sunuyor

sanırım sizin oluyorum , gece sizin
hep daha kısa

25 Eylül 2011 Pazar

Tahminler

kaldırımın tortularına korkularını koklatıp
yokuşunda şoklanmış balıklardan kılçıklar kazıyan

kutlanması gereken bir gün var
ismi konulmuş
saçları kesilmiş
kartonlar parmak izleriyle süslenmiş

sadece izliyorum

24 Eylül 2011 Cumartesi

Çoraplarınızdan

saatlere karşı bu kadar duyarlıyken
bir sarkacın ipliklerinde yaşayan
sabah kelebeğine
sunduğun herhangi bir şey

oldukça kurdukların bir piyanistin ellerindekinden
daha da fazlası var

sürdüğümüz bisiklet olmalı saatimizde
ve ben molaları severim

evrene gönderdiğimiz mesajlar konusunda da kararlıyım
orda gülümseyen bir yüz
kahkaha atan bir şarkı
kin besleyen kitap olabilir
tanrı asla

yakmaya çalıştığım fotoğraflar yok
kutsal kitaplarda anlatılmamış
daha da büyük bir sorun var

ve
eğer gülüyorsa güzel bir yabancıdır

23 Eylül 2011 Cuma

Alt

çok eski bir parçadır
seslerimizi birleştiren

tavan görünümlü ayakkabısıyla dolaşır bir aldanış
kafeinler biraz tiz
yaprakları usulca mevsimden topluyorum

kemirmişler yine kıyafetleri
ama eksik bir parça kalacaktır herzaman tırnaklarda

olayın entel kısımlarında
geniş düşünme kurallarına pankartlar taşırım
ben bir işçiyim , beynime asgari
o yüzden devamı olmayan ilişkilerde
çıplaklık esnasında beynime leş kokuları gelir

bir şeyler yazmak için güzel bir yol elbette
üç dört gündür kötü yazdığımı göze alırsak
karakter yaratan beynimden senaryolar çalabilirsiniz bu yüzden

ve o farkında olmadan
burayı küçümserdi

22 Eylül 2011 Perşembe

Pehitevolüzna

ne eksilir
ne de ağırlaşır yumruğunda
ve solucanların varlığını hissettiriyor bana koku
her birine ayrı maskelenmiş harflerle
gerçeği hissetmemeyi seçmişiz
kendimize

21 Eylül 2011 Çarşamba

Kart

bu
aknelerle dolu gece

senin duvarlarından
sunulan bir buket

o kadar zirveye çıktı ki ay senin yüzünden
görünmüyor hiç kimseye

iki telden birleştirip
raylar sunuyorum
makiniste

sigara paketlerinden lokomotif içinde
bir karganın alkışıyla
ilerliyorum senin istasyonuna

ağaçlar sunarsa topraktaki pırlantayı
yağmuru dinleyeceğim
bir şey anlamadan

20 Eylül 2011 Salı

Rötuş

yarım tuğla ötede
kuğuların dans ettiği köşede
dışarısı daha soğuk

konuşmalarımdan sadece yağmuru duyabiliyorsun
buğulanmış kürtaj belirsizliğinde dinlenirken

çünkü
kelebekler kahverengi bahçede beklerken
tanrıyı bir telefon görüşmesinde yarıda bıraktım

boş kasetlerden
bir ses kaydı bırakıyorum sol omzuna

ahize , sıradaki için maskesini takınca
ölmüş bir dansa kalkıyor galaksi

19 Eylül 2011 Pazartesi

Uyur Gezer

tersaneye kağıtlar götüren bir martının ağzından
daha sıkı kapanmış dudaklardaki alfabeye
bir ambiyans

odamdaki alaska daha parlak artık

bilincin en özel bölmesindeki kapıya
örümcek ağlarından ağlayıp

fante bulmacayla oynuyor
ışığı kapatıyor pavese

18 Eylül 2011 Pazar

Beyin Geceliği

yastığın diğer yüzü
daha serin artık

döşemeler üzerinde
bir parça sarıyorum toza
ve yine kozalaklar topluyor
avcumdaki balıkçı

tartıya geçmiş bir ikilem
var karşımda
ona emirler veren
bir kayıtsızlıkla yürüyüşteyim
bu gece

kumsalda turuncu arayan
bir gölgeden ibaret
parmaklarım
daha kalıcı olsun diye
yüzüne yazıyorum bunları

dudağındaki doğmamış ceninleri de alıyorum akvaryuma
tenindeki parmak izlerinden yaratıyorum bir dedektif

bana en güzel hediyeyi veriyor gelecekte
gelecekte farklı bir yerdeyiz
beyninden topladığı tümörlerden bir kolye

galaksi açıyorum bir şişe daha
ay'da karavanın sol tekerlerini değiştiriyor sigaram
sen fotoğrafımızı çekiyorsun

Deniz Kenarı Simiti

beynimde bir sergi açıldı
aynı figürü işleyen tablolardaki tozlar
dudağına yapışmış izlerle
aynı çizimi taşıyor
ve
ressam
serginin
garsonu

17 Eylül 2011 Cumartesi

İzole Bantlı Çerçeve

tüm canlıları
gramafonda döndüren
plakların direnişi
sessizliğinde
bir lekeye daha tutunuyor
ışık

kitap ayracı görevli
tek dal sigara
hangi sayfada
seninle karşılaşıp
yanabilir ?

en iyisi sen
kargadan bir beste çal
ben sabah olduğunu hatırlayım

perde açılmadı
ve hiç konuşmadan
paralel bir evrende
kahvemiz hiç soğumamış

16 Eylül 2011 Cuma

Kutusunda Sıkışan

eflatunun göz çukuruna
o'nu
davet etmek isteyen kişilerin
bağcıklarında tutunan
yelkovandan uçuk
bir zaman pedali

soyutlukta yoksun belki de yarı çıplaksın

koyu pastel veya soy ağaçsız kalem !
doğru mu tüm bunlar ?

ilk defa kullanılmış işaretler dizilmiş yola
bir patikadan gidiyorum
kalem kadar ağaçsız ve koyu pastel rengi kadar tanrısız

yakanda balığımın ölüsü yok
teninde hiç rozet yok

ne yönetiyorsun ne de yönetiliyorsun
uzak kadar resmi ve kıyafetin kadar ciddi
ama bu soğukluğun altında
boya dökülmüş parkeleri saklayan hep bir halı vardır

Tür Sakinleştirici



solucanlarım uyuyor
ve odamda en antika televizyon
kumandasızlığıyla dans ediyor

siyah metalik kül tablasından
bakıyorum tavandaki tabloya

herkes bir şeyler arıyor
perdenin arkasında
seslerini duyuyorum

her yaşa sesleniyor
kaldırımlar

odanın içinden bu müzikle
beyinlerini kemiriyorum

fazla abartılmış aşklarından kurtulduklarında
gelip dinlesinler diye

15 Eylül 2011 Perşembe

Dinlenmemiş

iki kişiden
yalnızca birinde
ortaya çıkan toz izlerinden

ceninden daha bilinç altında
ceninden daha kir
ceninden fazla uyuşmuş

kıyafetlendireceğin beynindeki sadece
ona şuandan daha yakın olamazsın

14 Eylül 2011 Çarşamba

Borç Uyku Sepeti

kırmızı taşı uzatıyor
ve
gitmeye hazırlanmışlar burdan

masam 64 karelik bir
radio

bağımlısı da değilim
bu şeyin
sıcak su buharında
çalacak bir piyano
sadece

bunun dışında
henüz hayata geçiremedikleri planları var
insanların
bu planların basitliği ve imkansızlığı
üzerinde
heykelini yapıyor sarmal tanrı

yüzüm nemlenmedikçe buharında
başka bir anlam da çıkaramıyorum

saat 5:20 geçiyor
ve üst komşumdan ses yok

duvardaki tanrıça ateşi yeni buluyor
ve beynimde varlığını
soyut bir ülkede yaşlandıran kadına

iyi geceler diliyorum .. duvarı üfleyerek

Saati Aksatmaz

mahalleyi adımlarken
ışıktan
bir kitap tozluğunda
büyüyor

ruhların
etrafında etraf biraz daha sessiz

tek tük tekerler geçiyor
onlardan daha çok yarasa

aydınlanmaya çalışan bir yerler var
güzergahı değiştirip
yatağıma bakıyorum

gelinebilecek son nokta

Farmakon

işaret sıfatını takip eden şart ekine
denk gelmek istemediğimden
geceye baktığında
mişli zamanda geçmiş rolü yapan
4 duvar konseptli
tek dal sigaradan
gidiyoruz ,
bir yerlerde ıslak bir renk seçiyoruz

aslında iyi de olur
çünkü ben yükseklikte üşüyorum
bu ruhu hüzünlendiren tek dilse piyanodur

çizgilerini takip et
yunan ruhlu saçlarını gördüğümde
son bulur bende yol

Dolmuyor

içi boş
ayakkabı sesleri
geçiyor yanından

tozu tutar
kör olan dilencinin
saatindeki kaybolmuş
bebekler

henüz hiç bakmadığım takvime
bir kahve sununca yalnızlık
geliyor aklıma ve henüz somut değil

en utangaç tavrıyla
yüzündeki masumluktan
beynindeki olgunluğa
ulaşacağım
günü arıyorum

tanrıyı öldürdükten sonraki tek inancım
onu bekliyorum