16 Ocak 2012 Pazartesi

Celö

oraya yürüyelim
yıllanmış deklanşörün şarap içerken beynimi patlatışının resmine

seçimlerinin üçüncü komşusuydu günlükler
külünde düşürürken sürüngen

hata parlak jartiyer

tanınmadık yüzünde
tohumlaşmış ten
ve
yoğunlaşır hava

bir adımlık hikaye

gece masal olur
sunta

hareket edilen perondan
ruhumun sinir uçlarına
pansumanlar yapacak
müzik listemin
balık kostümlü canavarı

13 Ocak 2012 Cuma

s 54

plana kutular dolusu sigara çıkartıyordum
bardağın yokuşunda köpürüyordu okyanusunda kahve

italik anlatacaktım oysa bu gece
his iplerime asılan kıyafeti
daha sonra dansının avcunda
dudağındaki piyanoyu çalacaktım
kuruyacaklardı kırık sandalyenin ayağında

yelkovanın beklenmedik basamağında karşılaşıp
görünmeyen bir sesin merdiveninden
-ben yokum gece
dedi kadın

gece kurulmuş bir saatti
adım seslerinde koridorun çığlığı
ve atıyor adımlarını beynime kıvrılıp

kahve yüklü gezegen ve onun uydusu sigaralar
habersizler o'nun olmayışından
belli etmemek için verilen bu mücadele
tarihimin en soğuk savaşı

bir fotoğrafın karşısında
seyrediyoruz dansını
beynimi ikiye bölen
tenindeki sıyrıktan

beynimi ikiye bölüp
çıkarıyorum seni
kanatların güzel

sabaha kadar
yolu sev diye maviye boyadım ayakkabılarını

sigara biterken kahve soğuğu
üzerine bir ceket al
üşümeni de istemem

akvaryum camında çizili olarak kalsın tanrım

9 Ocak 2012 Pazartesi

Güneş İmzalı İçtenlik

pişmanlık
ertelenmiş gününe
pedal çevirmekte
ve sert zemin yumuşatıyor güldükçe
kırmızı fragmanını

bilinç her zamankinden
daha parlak perhiz beyne
farkındalık salgın bir hastalık olsa da

radyo frekansını bozuyor
parmaklarıyla attığı adımlar
ayakkabıları iyi bir gözlemci
bağcıkların anlattığını hiçe sayıyorum

yazı burda değişiyor çünkü
çünkü pastel bir mürettebat deviremez gemiyi
ve maskelenir balık
okyanus renkli sulu boyasıyla

yeterince özgürlük
övgü alma sanatından görevlendirilmiş
ne ihtiyaç ne de bir not
ve
ilgiler hep kibrit çöpleri kırar
ben ateşi kumsalda yakıp arşivimi sofra bezinde sunuyorum

tok bi gökyüzüne
parlak porselenler sunmak

hep merak edilir
tavan ne düşünüyor

düşüyor bencil masaya
sesi burda koyulaşan ve tonlarında meridyen
sonra yürüyüp gittiler
rüzgar maviye sürükledi
çalan şarkıları

7 Ocak 2012 Cumartesi

Ne İstersin

boyaların döküldüğü bir ressamız bu gece
raflarında sallanan kitaplarda
aksayan kahramanlarla türetilmiş

benim kitaplarımın
küllerinden bir kıyafet dikmeliyim soğuğuna karşı
ve duvarda bir yazı
ithafı belirsiz

saatinin sıradakilerini düşünmeyip
akvaryuma kilitlemeliyim
serçe parmağında dikizlenen düşü


yol sol tarafına döküyor çakılları
yarım tarifli bir şehirdir
tanrı

yüzüne yeni bir alfabeden
kutsal tanımı

son sigarama kadar
evren onun atomunda parçalandı
ki kahve tanrıya bakarak içilir

5 Ocak 2012 Perşembe

Eksik Kalmış Harfler İçin

kalibresinden
bir dişini çıkaran

küçük bir noktasından
nefessiz bırak
ciğerlerinde ısınan
kısık sesli canavarı

canavar hep derki
-solucanların sayısı arttıkça , temizliğe kalkışmalı toprak

ve karşımdaki 4 ayaklı hareketsizin canlısı
parmaklarında öldürdüğün sigaranın
dumanını izleyen gözlerine
uyumlu saçların

alfabeden kaçık anlaştığımızın bir kanıtı bu uyuşukluk
karşılaşmanın tekrarlarında
seni buraya getireceğim

2 Ocak 2012 Pazartesi

Küçük Bir Dolaba Sığacak Kadar Literatür

bir krizin
en habersiz
nedeninden

boynundan saçlarını kaldırıp
sırtını dönen
masum solucana

arada boşlukta sallananlar ve tanımlanmayı bekleyenler
sadece daktilo sesi olmuştur
bugün de öyle

en yüksekten aşşağı yani
kapının vidalarını gevşeten bir müzik bu

zirvedekinden haber yok

metal damarıma kuruyor yeni kentini
ve lisodya ön yargımın doğruluğunu kanıtladı

parkelerin üzerindekilere anlam yüklemez çıplaklık
çözmeye çalışılana da
kendini saplantı ve takıntı olarak adlandırana da

aptallıkları
yumurta beyazına kabuklar düşürürken
sarı bulanıyor sağ elinde salyalı
değişmeyecek bardaktan
rekora koşan uykusuzluğun şekerlerine
yumru avuç
bugün bir tuğlaya ulaştı