plana kutular dolusu sigara çıkartıyordum
bardağın yokuşunda köpürüyordu okyanusunda kahve 
italik anlatacaktım oysa bu gece
his iplerime asılan kıyafeti
daha sonra dansının avcunda 
dudağındaki piyanoyu çalacaktım
kuruyacaklardı kırık sandalyenin ayağında
yelkovanın beklenmedik basamağında karşılaşıp
görünmeyen bir sesin merdiveninden
-ben yokum gece 
dedi kadın
 
gece kurulmuş bir saatti 
adım seslerinde koridorun çığlığı
ve atıyor adımlarını beynime kıvrılıp
kahve yüklü gezegen ve onun uydusu sigaralar
habersizler o'nun olmayışından
belli etmemek için verilen bu mücadele
tarihimin en soğuk savaşı
bir fotoğrafın karşısında 
seyrediyoruz dansını
beynimi ikiye bölen
tenindeki sıyrıktan
beynimi ikiye bölüp
çıkarıyorum seni  
kanatların güzel
sabaha kadar
yolu sev diye maviye boyadım ayakkabılarını
sigara biterken kahve soğuğu
üzerine bir ceket al
üşümeni de istemem
akvaryum camında çizili olarak kalsın tanrım
 
ego sum qui sum...hic et nunc...deus, ecce deus!deo ignoto...dixi..! deus meus, deus meus, ut quid dereliquistime...dixi..!
YanıtlaSilverba volent, scripta manent...
cura, ut valeas!