23 Nisan 2012 Pazartesi

Başka Gezegenlerin Koşusu



başka gezegenlerin koşusu ,bir yolcukta veya tavanda bulunursen hala flu (sun) , siren seslerine yapışan sineklere bok olupkirlendin ve de bilmezsin ; kitabın orta yerinde inlerdin ihtimalinin sınırında durup & koridorunda sakin bir kent olurumgülerim bazen , kırılır nezaketdalga koparırken taşındı cenazenyakılır harabe , yenisine ithafenaptallığını izliyorum sen rahat etsıradakiler için temiz kal , yağmur yağsın uyandığında buruşuktun , el yazım kadarbir zaman dilimine adım atan katı hata mülteci sigarada batan adalargün gelir ağlayabilirsin numaradanne de olsa sıva atar yakınabilen en çok boynumdaki piranaysan al doybana paydos , eklenmiş harf kadar melek olsan , (siktir ) beyazında bol paradoks

20 Nisan 2012 Cuma

Olacaktır

zamanın çıplak ayaklarıyla kayalıklarında çürüklerimi toplarken tanrı
belki alkış tutar dalga
hakkım var son seferlik

argosunu emirlerinden kazanan kaba tabir süsüm
bağışıklığım buna özel
var olmamış öpücük

aynı anda bir sigara
ne de olsa
diğer yamacın ucunda kanatlanırken
burada onun ressamıyım .. toprağında şarkısıyım , rüzgarında şiiri

14 Nisan 2012 Cumartesi

Orantı

sonrasında beliren tablonun
eski yerindeki çivi deliğinden yürüdü

tanrının şartlı karıncaları
henüz ortalıkta yokken
kırmızı uçlu kibrit çöpleriyle birlikte
payandayı boyadık

ve o duvar tozunda
ilerleyen tünelin
rengi açık göldü

rüzgarı
tarafından eserken
yalan söyleyen ağaçların
eğik bandosunda
diri gölgeydi geppetto

12 Nisan 2012 Perşembe

Son Parke

ve yanılmıyorum
bağırsağın evinde 3.gece
dalga resminden diş tonlaması
etlerine kadar kan
ağızda buruk tat
ve solucanlar yine masada

masum masasının kırığında danslarını sonlandırırken
tersanelerini izleyin
gemilerle doludur ama suya da bırakmazlar

aynı bisiklet parlıyor orada
çelişkinin rol yuvası
zeminde diz kapağım
yine pansumanlar yapacaklar

yanılmak adına yapılan uğraşların sonunda
beynime kendimi kanıtlarken
hiç yanılmadım

yürüyen
gerçeklerinin somutluğuna deniz köpüğüydü
karşındaki ayna
şu kendini çıplak gördüğün
herkes ağlar o ayna karşısında
asla kabul edemezsin gerçeği

kaldırımda ağrır
yürürken pişmanlık
ve kaç adımda son bulur kadın

mavi kırığından
yanlış için güzel mezbaha odamda
tekrardan kahverengiler

7 Nisan 2012 Cumartesi

Göç

ayaklarıma çekiçlerini vuran
sesimi gömen
aynı zamanda göz bebeğimi
dişleriyle sıkan bir
hissin hastalığı
ve ilacı kayıp

bu yaşanmışlıktan sonra

ayaklarını burkup
sesini dudağına çarptırabilen
aynı zamanda göz bebeklerini
hafif bir buğu ile kaplayan o narin kadınların
hislerindeki sahteliğe nasıl inanılabilinirki

beynin tahterevallisi bu yüzden sabit değil
heveslenmek luna parkında
doğmamış çocuklarımı izliyorum
hepsi kırgınlar
yüzlerinde zorla gülmeyi sağlayan çamur sıvalarıyla

aslında ben fırtınada mezarını seçiyorum
kesik parmakların
pıhtısında kucaklaşmış olanın

ihtimallerin siftahı
koridorumda sakin bir kent

yine kanımdan taşınıyor bu gece

ışığın yüzümü aksayan terinden
var olmuş gölgeye

5 Nisan 2012 Perşembe

Aritmi

birada mayalanmış bir katille
kapı vidasından çıkan
cenin de doğurdu

sana ait olan tükürükle beraber
boynumdan geçerken görünmeyen
renkli boncuklar yuvarlatır
aslında çığ kadar sessiz alır intikamını sesten

ve çoğu kanalizasyonlaşmış elipsin içinde
kanı köpürten bir mücevher

pratikte çeyreği saniyenin
yine de biraz dinle
gelecekte yarım kalacak sana özgü bu yumru orkestra

1 Nisan 2012 Pazar

Saat



bu duraksamış çember
kordonunda ter & koridorunda sen
sahne alev aldıkça hızlanıyorsun piyeste
bir nedene sün , aynı halka içinde dün
akrebin yelkovanla bölüştüğü gürültü ( t t t t g )

senin ayak seslerin
bir parkenin erittiği
geçerken olmuştur milyonlarca yıldızımı kirlettiğin

ama galaksiler de temizlenir
aksi taktirde olanlar harçlığına ressam olan konteynırdan renkliydi

ve keyifliydim
bir yukarı bir aşşağı
kaşağılatır beynini solucanlaşmış kuşağın
beklediği bir yeri de yok duraksız bir kan evi
bakterim , damarlarından beste yakıp çal zili

daha değil , kıyafetlerimin düğmelerinde dinlenin
kim dedi , son rötuşta kusursuzluk izlenir
tam eksik , bütün hep güzel sürse
henüz saatim olmadığı için yetişebiliyorum geçliğe

venüs saatini yalatır dünyaya
pusulada da yok yönün
henüz henüz henüz

korkuluğun arkasına düşer dölü
kurusa da ada , yok yüzün
henüz henüz henüz

bütün bu oyunların
pilinin biteceği ellerde sonlanması için
küçük bir evren yaratmam gerekiyor bazen
orda kimler mi var
orda ondan başkası yok

çünkü tozlarını sildiğim bir fanusta doğurmuştu beynim onu
şimdi bir kumsaati içinde tozlarını öpüyor

kimdi bilmiyorum
ama parmaklarım hala acıyor
babamın daktilosu geliyor aklıma
o gürültünün yarattığı
bir dansta her şey

bu gece hangi galakside yanmak istersen
oraya götüreceğim seni