30 Eylül 2016 Cuma

Masa


sandalyelerinizde yün araf
topuklarınızda rehineler ateş yakar
.
avuçlarınızda lavın resitali
solduklarınızda bir çiçek açar
.
söyleyecekleri erteleyin
buyrun masaya
.


27 Eylül 2016 Salı

Dürbün Merceğinde Çiçekler ( San Choov'a Sevgilerle )

san choov'un evi
savaş dışı sığınakların mental telleriyle çevrilir
ve gözetleme kulelerine monte edilen kendine ait hologramlarıdır
fakat ne yazık ki bu aldatmaca aynı zamanda onun firesidir de 
.
belli başlı argümanlar üzerinde 
el yapımı ayakkabılarının kalıplarıyla evinde yürüme isteğime karşı
ilk devrilişimde dizleriyle aynı hizada onu ve kendimi resmetmek
var olmuş bütün ressamların çekmecesinde yatan ve uyandırılamayan bir eserdir 
. 

mükellefliği bütün kanıtları ortadan kaldırmak olan haznesinde
dokunulmamış kırışıklığı için 
suyunu bulandıran çığlığı izlememi ister
.
oluşan girdapta fazla duymamam gerekliliğini söyleyen sessizlikle uzlaşıp
önce o'nu eski yerine götürürüm  
sonra kendimi diğer kulelerine
.
ve içlerinden birisi asla beni sessizlikle uzlaştırmaz
.
o an deha büstlerim gözünü kırpmaya başlar
.
dürbün merceğinde çiçekler
retinasında misilleme
.














26 Eylül 2016 Pazartesi

Derli Toplu Gurablista Kupürü

gölge çirkin sayılmaz 
 
* geceye uzanmış kimliğin , imzalarında senetler 

* gecede ölçülü çıkmazların şiiri 
geçmiş zamanda bir yoldur neptünün eyeri 
bebeğim , ruhum açıklarında bir deniz feneri
bu gece okyanusların rengini sevmezsin 

basamaklar ve sade yol 

* yarım kalmasın hiçbir şeyde tadım kalmadı
şimdi bir kitap açıp benimle susar mısın ?
önsözünde alışagelmişlikten farklı , ağaçları devrilmiş atmosferi basık 

onlarca solucanı bir kancaya bağladım 
ne okyanus vardı ne de bir balık
o yüzden aceleyle topluyoruz oltayı 
adın tahminlikse orada güneş çoktan batmıştır 

tarlanarş

* tin bu gece bir başlangıç , kaybolan anlatım ebe

* bütün o kaldırımda eksik renk ister
sese kış bir nefes mevsimde
keten insanlığa fırçalanmayan bir ressam koyulaşırken
kusuyor gürültüler

banliyö

* hırkamı çalıyor bu soğuk
mandalina kokmuş tırnaklarını yakıyorum

sahi renkli buzullanan  

* olmayan yerin kayalıklarında okyanusa karşılık
öpmedim onu hiç
ve çarpışmalarında sadece martıların seviştiği
dalgaydık biz

gurablista 

* istiridyede devrilmiş kuyumcuyum mazinde
gidip baksam Mu yerinde duruyordur sakince

* neyi merak ediyorsan gideceğimiz yolda saklı
kaybolmamız için yanıma bir kaç cadde almıştım


hemzeminler

* parmaklarında şehirlerini incittiği dünyayı benimsedi
ve mükemmele yakın bir telaffuzla -dilim dönmüyor dedi

* tanrı ıslığıyla ona ışık tutsun
gölgesinde yarım kulaçlı cesareti göresiye kadar

galibarda arzusu

* grotesk aklımın sürreal bekçisiyle kuraklıkta cenk ederken
yağmurlara güvenmem
yağmurlarsa gücenmez

* ve kıskan ay, o sığmayacak gökyüzüne
basitliğin görselidir wolf rayet
mat
 hepsi lav 
hepsi taş 
hepsi rafta
ben soykırımı tamamladığımda umarım tekrar bulaşmam


çiti helkesi ve tintinnabuli

* çokca kaset çaldığım teybimde yol almıştım
bantlar da dolaşmıştı sonra ilk org çalışım  


kağıtların kalktığı yerde

* kalan günden beyaz bayraklı akrobasi için fazla yorgunuz

* tünel manzaralı biletlerimiz karaborsayken 
dilek tutmanı istemiyorum
çünkü herkes uzayında kaybolur 

* deliliğin hurdalığa çingene 
fayansa yapışmış ayaklarından duyduğum kadar

* alazlanır bir kaba girmek için geoitte mülk çalar

* bugün güzel bir yağmur var
ıslanmaktır kurumak 

* hesaplanmış sürat
eksiltilmiş revaç ve gerici kleopatra 
terbiyeci yanlışı , doğruya itirafında gölgelenmiş zar  
filtrelenmiş zehir
küs ormanının geveze organı kalp


neptün 

* teşekkürü kabul görmüş bir ricaydı dolarken miadıyla aslarının şehrine

* ikimiz için bir solucanın yanına düşmemek umuduyla
müzik açık kalsın
sana şimdilik hoşça kal


tam şu anın isteği 

* mat hala yükselen dansının tansiyonunda yükselenler

* şimdi şans , şimdi kal
aksiliğe kurdela 
bahsi değil nadas aşkın tenhasıdır bir yandan


takibimde maket arabalarla

 * sen nasılsın ? yüzündeki gülümseme orta çağı anımsatır
daktiloda kireç tadı

* sen sadece uyuyorsun ama yüzler yüzünü hep boyuyorlardır 


yarım mana , delik ağlar

* keyifsizlik notalarıma henüz sindin
adresin mektubuma bir mürekkep devirdi 


 pratikte çeyreği saniyenin

* düşüyorum gökyüzünü bırakırken yerinde
yıldızları zaten ben hiç sevmemiştim
 
 * bardakta yakılmış tozun domino taşlarına ninnisi olur kendisi 
ardı ardına beynin düzlüğünde bir yerlerde durasıya kadar 
pratikte çeyreği saniyenin
kalanı sizin
dans edip karıncalarınızı çiğneyebilirsiniz 


başka gezegenlerin koşusu

* buruşuktun el yazım kadar
bir zaman dilimine adım atan katı hata 
mülteci sigarada batan adalar ..

* penceremden çıkardığım gövdem yıldızlara traşlanır
 yolda gözü parlayan ay'ın dedektifliğine delil
yola yapışmış bedenine rağmen gülüyordu yine kedi

natural

* uzun burunlu zeminde keyiflenen bol yalan 

* müzik çalan kitaplar , bir taburelik yerim olsa atlanmazdı bu sayfa 

* katlanmazdı hiçbir saat , bu meridyende soğuk kal
kozmosun kucağında boğulan solungaçlı olmasa 
 boğazımda boğumlanan yakomozun kollarında
bozuluyor manzara gözbebeğimde daralarak 

* bahaneler biriktiriyor ve değiştiriyorum denklemi

fermuar

* fosforlu oltam aydınlanır fenerle
üşüdüğümü hisseder tanrı
yükselir fermuar

danslarında dalgaların mavi ispiralya 

* saatin omurgasında yürüyen solucanlarla ıslık çalan korkularım
ütopyamda karışmış en güzel şiirdir

andante

* onun ellerini ceplerinden ayırmayın
çünkü eğer gülüyorsa güzel bir yabancıdır

farmakon

* tenindeki merkür renkli izler
en son bıraktığım yerdelerdi değişmişler 

kuvles 

 * gözlediğim tozlarıdır bu ulaşılmaz galaksinin 
korkusuz parmaklarınla gökyüzünden al hepsini
sahi benim solucanlarla dolar eksenim
yudumluyorum kahvemi dilek tutmayan yıldızları seyredip

patoluteyzıpfölürşizm

* bir tarafta putlaşırdır dinlerdin inceden 

* dünyanın kapağının üstündeyim
elimde tirbuşon

* antika ağaçlar bu ormanın bozuk rolantı

* rastgele ! boş fileli çatık kaşlı balıkçı
pencerende gördüğün güneş buraya uzaktır
 dans eder kurdeleyi kesen plastik makasçı
gecende gördüğün kanı  rüyanda uyandır

ücrada temiz bir mikroskoptan

* tozlar çekmecede sürükler atmosferi 
bahçendeki bulutlardan çiçekler toplar yasemenler
vaktin varsa dinle
bu orkestrasenin için
ninnilerini söyler girdapların içinde bebekler

prima donna 

* uyuşuk kollarımda ayaksız bir karınca 

* zavallı bulutlar gökyüzünü kucaklar
görünür ters dönen bir kaplumbağa tarafından  

*kapansız fareler korosu seslenir karadan 

carandiru 

* duvardaki saat durmuş olsa da
deliren tesadüfün hiç aksadığını görmedim 

* trampet çalar soyut şeyler odamda 

ay

* hayat çürük elma soyar
çekirdeğinde kurtlar yaşat 

* pinekleyen biletlerim en güzel serüvendir
ödeşsem bir tekerle yine de sivri dilim açar delik

vitrin

* gece , vitrini düşünüyor
çıplak bir manken
camda yansımayı devirirsem , güzel
camı kırarsam , siren
 ay çatılara değdiğinde birden yanına geçmiştim
ve hala beni arıyordu polisler
ama içim rahattı
senleşirken

 gagasında gezegenin taze kartpostalları 


* eşlik eder pula yalnızlığın ne ki tanımadığın binlerce adres var ,
sandığının içine düşer
gagasında gezegenin taze kartpostalları 

* varsayalım bayatı boyadın
ve çıkmadı fırçanın foyası
sakın aldığın bu haz kıyafetini soymasın
çünkü aklını kaçırabilir çıplaklık
 
* şimdi bileğinde geri sayımı
asla suikast nabzını sayamadığımız

livarda bir kozmos

* dümeni epey geç kalmışlığıma çevir
martılara balık atan dalgara üveyim 

kırağı

* zokada bile olsa balık
çekeri yoktur misinanın
suda yansımanın anlattığı gibi
teknede sarhoş matarayız
 
* dalgalar çalar şarkıyı
bildiğini söyler deniz 

* gemide kaptanlar
mültecilere sigara uzatmazlar
zaten artık bir fırtta da aydınlanmaz yüzün  


bu tesadüfün tekrarı

* sabah sisi ve av köpekleri
her şey için erken ve dağın asilliğine bakıyorken güverte
dalganın bandosundan suyun sesi , biz ilerlersek düzelecekmiş gibi
alkış tutmuş kutlaması gökyüzünde gürleyecek
tam ortasında söv yüzüme yağmur damlamadı çünkü 

* topraklarında akmış salyalar ve güzel kıyafetlerin ucunda sallanan tinsellik
kin gütmüyorum , yanımdayken sesli okuyorum kitabımı

vaatleri çirkin tanrının evi 

* eş bulursa ter , anlaşılmaz ironi
güneş doğsun ve batsın ki yine gelin
ihtimal anlaşılırsa kabulümdür giyotin
aklımda yürüyorum ve midemde schopenhauer diyeti
 
 



 







 

23 Eylül 2016 Cuma

- Da

eğer gerçeğe bulaşırsa adım
düşünce burada sadakat kadar yoz bir nesneye dönüşecek

 
uçak geçtiğinde yürümüyorum hala

inat ettiğin şey ikimizden de güzel
asık suratlı ayak üstünle
inancını çizgiyle sulandırmış avuç içine kibirleneceğiz

kucak dolusu kiremite dönüştüğünde o geceyi umursamayacağız
bütün uçakların kuzeye gittiğini söyleyeceğiz

polyxena yumurtanın üzerine yazıyor olacak bizi 
bir mite konu olmuşluğumuzun adıl katili

ihtimal bu yüzden güzel , kötü veya iyi düşüncenin planlanması zarar ya da fayda getirmiyor
 
artık
çuvallamış görüntüsü veren balıkçı yağmurluğumla , bana şöminenin yerini göster
 
 


22 Eylül 2016 Perşembe

Pelerin

kalıp diplomatların yarım bardaklarıyla sarhoş olan artçıların yakarışları arasında
tek ayakkabısı çalınarak tek ayakkabısıyla ortaya fırlatılıyor
 
ne düşünüyorsun ?
-gündelikçi bir düşünme yeteneği 
 
standartı yükseltilmeye çabalayan bu hayatlara bakarak
stabile dönüşüyor müzminin telvesi
 
devler , çiğler ve elzem

meskenin eskiz sandıkları dizginlenerek holün ortasına bırakılıyor
tez canlı kaşiflerse variller arasına

neye gülüyorsun ?
- kaşifler , varillerle aynı renkteler
 
şartına öncelik vermeyerek dilinden sonrasını çıkaranların sonu
tolerans ve taviz arasında gelgitler yaşarken 
tek ayağının ıslandığını söylerler bize

ihmal , odak ve paçavra




 
 
 
 


21 Eylül 2016 Çarşamba

Sin

hep saatim epey geçken izlerim ..

 mavi bir haç üzerinde
 çıplaklıktan daha usturuplu çağdan öylece zamana uzanmaktadır

ve kriz solgun yatar dudaklarında 
yine de bir radyo için en doğru yer derim
 
çökerim
bir taburelik yerleri olan gnostiklerin masasına
 
birlikte izleriz
suda yansıması balığa dönüşen ay'ı
 
dinlemeyenler
fel rahneyi arzularlar devrinde
 
ses kesildiğinde birbirimize bakıp ne hissetmişlerdir dinlemeyenler deriz
 
konu çıkarır elbisesini mevzilikten
ben meyvalar toplamaya başlarım
beynimin bana ait olmayan bahçelerinde
 
 küsüratı hiç düşünmeden kalkıp 
yolda balıkların arasında tepeye kucaklanırken
gülümseyen şarkı çalar
 
inanırım
hâlâ güzel yerdedir radyo
 

 
 
 
 


 
 
 

19 Eylül 2016 Pazartesi

Müjde

şayet yerçekimine kafa tutamıyorsa 
 fırdöndü bağında el sıkışırken yankı uyandıran üslubuna dair teorim şu

kabul edilmiş sözde inandırılmış mutlak gerçeklik
asıl mutlak gerçekliğin yansımasıdır
 
 senaryo el değiştiriyor
senaryo motif değiştiriyor
sanırım hepimiz kandırıldık 
 
 


 
 


17 Eylül 2016 Cumartesi

 ilizyonistini ortalıktan kaybeden !
 inkardır

parlatılmış kabukları ile
taçlı koltuğunda 
ayakkabılarımdan ayakkabılarının izlerini siler

 ya
öpüşenlerin bile tanık olmadığı
gizli bir öpüşmeyse bu ?


tozlu parkede bir resim midir ?
teslimeyetçi gölgelerinde dolaşan bedenlerde duyulan
en yakın inkar
beynim milyon planı karaya çıkartıyor
kendime bir tuzak kurup beynimi ele veriyorum



10 Eylül 2016 Cumartesi

El

 
barkotladığı evrenlerinden biri için cebimdeki tüm senaryoyu harcadığımda
 alışagelmiş ritmini kaybeden ve kağıttan ayrılmayan bir divitle aitliği imzaladım
  
..sahipler bunu hep yapar 
 daha iyi bir fikir için 

fakat bu kostümün saygınlığı bu evrenin sevgisine çok cepli

bağı sağlayan ve aracı olan elin hüznünü bir kenara bırakırsak
akışkanlığı sağlayan haz 
inlemelerin ağzını kapatıyor
 
fiskosun üzerindeki ortaklık nahoş
sarhoş adımlarla ara sokaktan kalabalığa karıştığımda cebimdeki senaryoya bakıyorum
yolumun üzerinde levhalar aklımı karıştırıyor 
 
odağımda tutmaya çalıştığım noktanın dansı için kısıyorum beynimdeki bütün sesleri

 
 
 



8 Eylül 2016 Perşembe

Burada

tin ağzında 
susmakla karışıktır
aynı güzergahta bildiiklerimiz

burada
muallaktan çaldığım ıslıkları tezgahlarda görüyorum
 
kozmosla barışık bir şekilde
 zaman için her meridyen
 farklı şeyler söylüyor

 gergin bir misina kadar 
düpedüz bekleyiş
çizimsel hata
renk cümbüşü 
inanç ve itaat 
gnostik sabıkası
 
her şey gerçekleşti 

burada

şarkımız kutlayış
 
 

4 Eylül 2016 Pazar

Gerisi Yoktur İzin

 .
hepsi yanlış anlaşılır , çoğu başka anlatılır
pergel küçük çizer kafamdaki gezegeni
sınırlarımı ihlal eden , topraklarımı inkar edip
yürümek istiyorsa kılavuzuna -düşüm derim
.
nitekim bu bir çizim , kurtaramaz bizi
ve en kötüsü ne bilir misin ?
-gerisi yoktur izin 
peşine takılmıştı yol
geri dönmek en iyisi
bir şarkı açıp , tekrarladım
gerisi yoktur izin
.

gece vakitli kahve huyun
çukurlarım doldu
dakik bir yüzgeçle yüzleş
boğulmaktan yoruldun