31 Ekim 2016 Pazartesi

dil

olanlar ,
gece yarısı yatağından doğrulup
mutlak hüznü olası bir mutlulukla öpüştürür

olacaklar , 

benzi , sevkiyat meyilli biraz kül
birinin olur ya ayakları kurtulursa prangadan 
diğerinin en fazla ceplerimde sakladığı elleri görülür

yerlerini yadırgarken yerim
elimdeki kumandan-ın komutuyla
kısa bir süre de olsa taşınmalarını izlerim

bütün sokak lambaları patlatılmış 
ve yağmur altında farkına varılmamış hüzünlü bir tehcir

bu hüznü yatağımda bırakıp 
kararıma 
evrenin kusursuz desteğiyle ortadan kaybettiği ağırlıkları ekleyince 
sonuca tam takır gittiğimi hissediyorum

duyduklarım beni anlatmıyor !

çember tamamlanmadan
sapın yolunuzdan

yapın şu hilenizi !

29 Ekim 2016 Cumartesi

nil-de ay av-ı



solucan deliklerinden bedenime doğru tırmanan koku zihnimi sardığında 
bunu solungaca tırmanacağım bir yol gibi düşünür 
hangi yöntemle olursa olsun
esansı lehime çeviririm

san choov'a ne yapmam gerektiğini soracağım bir denklem yarattım 
ama ona ulaşmak bu denklemdeki bilinmezlikleri çözmekten daha zor

önce bu denklemin anakayası üzerinde 
bir mental ağırlık seçtim
ve saçmaya başladım
uzayda yer kaplamaya çalışan her şey gibi , önemsiz bir ağırlıktı

fakat avuçların enerjisi ile evrene yayılarak
ve avuçlarda birbirleriyle etkileşime girerek bana o muhteşem ödül verilecekti

bu defa emindim
daha önce bu boyutta hiç düşünmemiştim 
bu defa kesindim
öyle de oldu

bu ödül için birçok yöntem ve denklem eskittim
bu defa devrimim dikiş makinesinde makinistleşen terzi gibi işledi

hızlı ve acımasız

avuçları yokladığım kadar
evrene odağımı diretiyordum
emanet ettiğim ağırlıklar şehir çöplüğüne atılsa bile kurduğum bağ bozulmayacaktı ?

denklemi eksiksiz tamamlamışken beklemeye koyuldum 
ve alkışla ödülüm atıldı önüne

bana odağımı sunarken evren 
aynı zamanda yavaş yavaş eriyordu

şaşırmıştım çünkü başarmıştım

her şey - küçük detaylarda inatlaşma dışında - güzeldi 
zaten onlar da önemsizdi
uzayda yer kaplamaya çalışıyorlardı ama bir ağırlık değillerdi

sonrasında ödülüm 
düşünmem için bir saat astı denkleme

düşünmem 
detaylar üzerindeki inatları tam anlamıyla tanımlamak için verilmişti

ama ben 
o'nu var eden denklemdeki ağırlıkları ne yapacağımı düşündüm

zihnimde tek bir korku vardı
ağırlığı sahiplenen avuçlardan tüydüğümde bağ bozulacak mıydı ?

şaşırmayın ! bu korkuya inandım

denklemin son düzlüğündeydim ve atlardan nefret ediyorum
denklem satranca dönüşmüştü
bağı bozmamak adına yapılan her bir hamleye karşılık veriyordum
aynı zamanda biliyordum ki ödülümden uzaklaşıyordu

bu denklemin arasına sıkışmış gibi hissettim çoğu zaman
ve biliyordum zamanım azalıyordu

ödülümün ödül kalması için denklemde yarattığım bağları koparmamaya çabalıyordum

bu uğraşım sırasında suda olan suda kalır - anektoduna aykırı söylemler duydum

ağızlar pek sahici olmasa da salyalar yeterliydi 

şimdi denklemi askılıkta bekletiyorum
çünkü avuçlardaki ağırlıkların bağını koparmamak bana bir şey vermedi

önce bağı kopartacağım 
bunun için tepe kamerasına ihtiyacım olacak 
sonra da odağında ne olup bittiğine bakacağım

hayır hayır
önce ödülüme bakacağım - ne olup bittiğine - 
sonra da bağı kopartacağım .

dipnot : başlıktaki ekler dışında hecelerin çalkalanması ağırlığın sıfatını veriyor 

acke hallgren - where you were

27 Ekim 2016 Perşembe

Görece


ilaven kozmos 

daha kibar bir dille 
kahverengi vilayetlerin sahillerinden tüyme zamanıyken

evrenden ilaven  yalanlama

yağmur olur ya başlarsa
ama bunu düşünmenin ne yeri ne zamanı

doğaçlama  , 
akıntının durduğu yöne 

görece , böyle

tiger lillies - worms



22 Ekim 2016 Cumartesi

n- ün

hazırlıksız yakalanmayı
bütün hazırlığımın içinde bir yere kıstırmıştım
çünkü asla
tam bir şekilde hazır olabileceğimi sanmıyordum

birçok defa karşılaştım
koyda
kıyı şeridindeki karnavallarda
ayaklı canlılıkta
kararımda 
vazgeçişimde
yansımalı şişelerde 
kayalıkta
ve dayatılmayan zigon akıntılarda

zamanla anlaşmalıydım
çatıda ay'ı ararken ben
zaman beni bulduğunda 
topladığım metaryaller umrumda olmadan ve hazırlığımın elini tutmadan 
birden konuşmaya başladım

an, zamanın geldiğini ve zamanın sonlanacağını zihnime bildirdiği için 
apar topardım

zihnim bu çığlığı kusmak üzereyken
dudaklarım , mikrofonu kapıp - bu benim çığlığım dedi

şölen havasında ideoloji kartpostallarını yazda unutanların kış hırsı
dakik mutlu seansları
notaların boşanma davası açtığı şarkılar
boyunların arşimet köleliği
bir ayağına güvenemeyenlerin diğer ayağında yalpalaması
avuçlarında terleyenler

görüntüsünde ve gürültüsünde olsa bile 
an, muazzamdı

zamanla anlaşmama uymamak için 
aslında her zaman hazırlıklıydım

ama küt desenli çil kutbu yönünde
duyduğum çığlıklar
kostümümü değiştirip
beni suya saldığında
karnını kuma gömmüş hastalıklı bir balığa dönüştüm

tek kanıt : gözlerim değişmemişti
sandalda ne görüyorsam her şey aynıydı

kancalarımda kıvranan solucanların vaziyetleri
balığın görüntüsü ( kendim dışında )
ay ( ki yansıma olmadığına emin olarak )

tepeden veya aşağıdan 
her şey ama her şey aynıydı

bu yüzden dönüşümü reddetmek gibi bir aldatmaca aramadım
balıkçıdan balığa - balıktan balığa

bu dönüşüm karmaşası içinde
hazırlıklarımın ( hatırladıklarımın : bir balık olarak ) 
bazılarını solunumumla suya saldım

delil herzaman önemlidir 
somut veya somut
ama somut daha önemlidir
elde tutulan yanları için

şimdi yüzmem için kum taneciklerinin beni havaya kaldırdığını hissediyorum
ama bu yeterli değil

bunca gurablista küresi içinde harflerin birleşimiyle
her şey gerçekleşti

yeterliliğe ulaşamazsam 
su çekilince kılçığımda yazanları okuyun

yeterliliğe ulaşırsam 
gözlerimde görüneni okursunuz 

placebo - centrefolds

21 Ekim 2016 Cuma

sesis


                            macellanın cetvelinde yer şekillerini altüst edip yanımdan çekilişini

bir zamanda tanımlamış olduğum özgürlük
delilik barındıran hareketleriyle bas bas bağırıyor ,
durağan bir şeyim bu evrende !

içime sinmedi
çalabilirsiniz
ben duymuyorum



19 Ekim 2016 Çarşamba

gerçe-


komut soyundurulup istek kostümleşince 
anımsanır hizada
ve dima
solgun boynunda bir sır daha tuttuğunda
huyda durgunluğumun hususunu tartarım

bir korku var
kesesinde soluk
bezesinde balık

tam yuvarlanırken gecede
nereye sürüklendiğimi bilmeden 

aklımda ve dilimde aynı tat
yüzümde ekşidiğinde karşısına geçip ne olduğunu soruyorum

yanılmıyorsunuz çalmıyorum

18 Ekim 2016 Salı

Çizgi

birbirimize yaptığımız mevsimler üzerine salt bir başlık ne olabilir
yığınlar beni terkediyor
farketmediğimi görüyorum

çiziyorum

müzik ! çalmayın

16 Ekim 2016 Pazar

sabahla

korku ellerinde fiskosun gözenekleri
soylu söylemin üzerine örttüğü örtüye
sokulgan pejmürdelikle
kıyasını diretiyor

zafer , lal kefaretin miadı kadar nahoş

fazla yabancı gelmeyen yüzünde bilinmez bir şarkı
çalmayın







14 Ekim 2016 Cuma

Kanyon

sadece düşünceler ve kendi ayak seslerimin olduğu kanyonda - zihnimde 
bir düşüncem , ruh gibi kendine vücut buldu
ne zaman bir madde olduğumu farketsem zihnimde dolaştıklarını görüyorum

o , benim ayak seslerimden daha yavaş bir ritimde yürüyor
ben , birine bir şeyler anlatırken daha hızlı hareket eden biri gibiyim
o , birinden bir şey dinlerken daha yavaş hareket eden biri gibi

ne konuştukları konusunda ise hiçbir bilgim yok
aynı çemberde kendilerine özgü ayrı ritimlerde dönüp duruyorlar

birçok defa kendimi bu sahneden ayırmaya çalıştım
kendi evimde kendimden kira alır gibiydi

düşünce beynimden çıkıyordu 
düşüncemin vücut bulduğu bedense edilgendi
onu kaybedebilirdim 
bu sihirbazlık da gerektirmezdi
üstelik çok iyi sihirbazdım

güzel fikir diye düşünüp 
güzel fikirlerin vücut buldukları bedenlerde saklandım

eğer bir düşünce beden bulabiliyorsa 
diğer bütün düşünceler beden bulabilir ihtimaliyle

ilk başta teori olarak çok mantıklı gelmişti
fakat kanyonumda - zihnimde yok etmek istediğim sadece bedenden ya da düşünceden oluşan bir şey değil
ikisinin birleşimiydi


akabinde tüydüm kararından
düşüncemin beden bulduğu edilgenliği anımsamamak ilk kuraldı

bir anarşist gibi zorla uydum kuralıma
zorbalık yaptığında düşüncem 
düşüneceğim bir kitap aldım
bir kitap daha 
bir kitap daha

bu karar kılınmış mağaramda bu türden etkinlik muazzam

yazarların çoğu ölüydü
betimlemelerinde düşüncemin beden bulduğu edilgenliği anımsattıklarında
arkadalarından birçok kez sövdüm

neyse ki hiçbirinin inancı yoktu
dua da beklemiyorlardı

şimdi ise yine bir maddeye dönüştüğümü farkediyorum
ölü yazarlar üzerine yemin ederimki
şuan dans ediyorlar

msd / in blue white