bir diş boyası imgeler
boynunun kanalizasyonundan denizlerimi kirleten
pil gerekiyor sana aydınlatıcım
tozun eteklerine yapışıp
özgürüm diye bağırmam için
perdene bir göz deliği
gece de vardır güneş
tam anlamıyla karanlık istemiyorum
çünkü benimle karşılaşmaktan korkar eresbos
benim olmayıp bende kalanları irdeledikçe seyir defterin
tekrarları unutmuş gibi yapıp , sıkılmadan oynayacak
feribotlar martılarına kavuştuğunda
30 Kasım 2011 Çarşamba
29 Kasım 2011 Salı
Sulu Boya Angajesi
hapishanelerin şarkılar kaçıran parmaklıklarından
yapılmış kağıt gemilerin
ortasında kalmış
bir fransız adasıyım ben
kaldırımlarında kitap rafları
raylarında kahve fincanları
araba tekerleklerinde yıldızlar olan
güneşi bir tablo
bir sağır notası çıkar dudaklarından
kül rengine bürün
külüstür bir şarkı aç kayalıklarımda
boyama tükür
ağlamaklı bir şeyler çizmem lazım bugün
yapılmış kağıt gemilerin
ortasında kalmış
bir fransız adasıyım ben
kaldırımlarında kitap rafları
raylarında kahve fincanları
araba tekerleklerinde yıldızlar olan
güneşi bir tablo
bir sağır notası çıkar dudaklarından
kül rengine bürün
külüstür bir şarkı aç kayalıklarımda
boyama tükür
ağlamaklı bir şeyler çizmem lazım bugün
28 Kasım 2011 Pazartesi
Ketum
yalanların yazıldığı diğer bir kuytuda
solucanların izleri varmış gibi davranan dedektiflerin vardı
çünkü hep tekil vazoya eklenmiş çoğul çiçekler
aynı sudan beslenir
ama toprak yok vazoda
hızla ilerliyor bulutlar
senin saçların bugün benim yastığım
sesim gidiyor uzağa
el yazım yakından güzel
geceye sır olarak anlattığım için seni
sabaha kadar gece
kendisini öldürüyor
solucanların izleri varmış gibi davranan dedektiflerin vardı
çünkü hep tekil vazoya eklenmiş çoğul çiçekler
aynı sudan beslenir
ama toprak yok vazoda
hızla ilerliyor bulutlar
senin saçların bugün benim yastığım
sesim gidiyor uzağa
el yazım yakından güzel
geceye sır olarak anlattığım için seni
sabaha kadar gece
kendisini öldürüyor
27 Kasım 2011 Pazar
Su Altında Çalışıyor Saat
kolların
parmakların ve parmaklarının dirseklerinden
siniyor içime en hırçın kelimen
ve hep
sis kapatıyordun gözlerime
sabahın ulaşılmayan fahişelerinden daha da masumdu
başını öne eğmiş utangaçlık
çoğu şarkılardan oluşan beynin
bir kitap dolusu yazı var beline kazınmış
putperest eşyalar da var sana aksesuar
her biri senin
eksikliğinin göstergesi
uzaklaşsam da , betonlara çarpsam da
ahşap evde
maketlerin vardı
parmakların ve parmaklarının dirseklerinden
siniyor içime en hırçın kelimen
ve hep
sis kapatıyordun gözlerime
sabahın ulaşılmayan fahişelerinden daha da masumdu
başını öne eğmiş utangaçlık
çoğu şarkılardan oluşan beynin
bir kitap dolusu yazı var beline kazınmış
putperest eşyalar da var sana aksesuar
her biri senin
eksikliğinin göstergesi
uzaklaşsam da , betonlara çarpsam da
ahşap evde
maketlerin vardı
26 Kasım 2011 Cumartesi
Vals
ay düşüyor martıların yuvasına
köpek balığını sıyırıyor yıldız
uyumayı seviyorum
yatağımın ucundayken
dişleri parlak mektubun
duyduğum keman sesi
rüyalarında birikmiş bir uğultudan ibaret
eğer hissedersen seni dinlediğimi
karşıma geç
gözlerini düşürmekte alfabemiz
kumardır belki de
su damladıkça azalıyor
hiç ara vermeden taşlar yerleştiriyorum bu kıyafete
dans etmesi için değil
adı soğuk bileklerinden rüzgara kapılmış bir fasıl
burdaki tüm saatler sana uyarlı
köpek balığını sıyırıyor yıldız
uyumayı seviyorum
yatağımın ucundayken
dişleri parlak mektubun
duyduğum keman sesi
rüyalarında birikmiş bir uğultudan ibaret
eğer hissedersen seni dinlediğimi
karşıma geç
gözlerini düşürmekte alfabemiz
kumardır belki de
su damladıkça azalıyor
hiç ara vermeden taşlar yerleştiriyorum bu kıyafete
dans etmesi için değil
adı soğuk bileklerinden rüzgara kapılmış bir fasıl
burdaki tüm saatler sana uyarlı
23 Kasım 2011 Çarşamba
Ütopya Bulutlarından Ötede Yaşayan
devrin sol kulağında sineklerken
senin evrimine inanıyorum beynimin içinde
yanaklarında artan ayazın ortasından
bir nehir bile geçse
inanmak zor
güneş yense
gece kanatlanıyor
ince ayaklı kadının , ince ayaklı kemanıyla
uzun bakışlı yalanları ceplerinden çıkarması
hep başka gezegenlerin notalarından çalardım ben
inanmazdım burdakine
çünkü
tozdaki soyut hep daha değerli
yataktaki somuttan
yine de usluyum
parçalandığını görsem de meteorlarda
yıldızların uçlarındaki atlıkarıncandan bir gün düşeceksin
ışıkları söndürünce insanlar
aydınlatmadığında gökyüzünü şehir
daha iyi görüyorum seni
iplerinden sıyrılıp
güzel şarkılar seçiyorum
sen uyuduğunda
senin evrimine inanıyorum beynimin içinde
yanaklarında artan ayazın ortasından
bir nehir bile geçse
inanmak zor
güneş yense
gece kanatlanıyor
ince ayaklı kadının , ince ayaklı kemanıyla
uzun bakışlı yalanları ceplerinden çıkarması
hep başka gezegenlerin notalarından çalardım ben
inanmazdım burdakine
çünkü
tozdaki soyut hep daha değerli
yataktaki somuttan
yine de usluyum
parçalandığını görsem de meteorlarda
yıldızların uçlarındaki atlıkarıncandan bir gün düşeceksin
ışıkları söndürünce insanlar
aydınlatmadığında gökyüzünü şehir
daha iyi görüyorum seni
iplerinden sıyrılıp
güzel şarkılar seçiyorum
sen uyuduğunda
22 Kasım 2011 Salı
Sahteliğinden Kurtulduğunda Gregoryen
telefonun ses tellerinde
resmedilmek istenene
fiyord sırtlarında bir yuva burası
küllerinde ve kahve çekirdeklerinde
tümsekleşen kumsal
neşe kesiyor tırnaklarında fırtına
bir deriyi sırtından kaldırıp
delice hatırlamak
büyük yerleşimler yıkan ütopyamda
kalem kullanmadan bir takvim hazırlıyorum
senin için
günleri belli olmayan ,saati siyah mercekli olup tanrısının olmadığı
ayrılıkları ve buluşmaları
gerçekleştiremeyen
bu gece yine
tozlar düşüyor
toz düşü
resmedilmek istenene
fiyord sırtlarında bir yuva burası
küllerinde ve kahve çekirdeklerinde
tümsekleşen kumsal
neşe kesiyor tırnaklarında fırtına
bir deriyi sırtından kaldırıp
delice hatırlamak
büyük yerleşimler yıkan ütopyamda
kalem kullanmadan bir takvim hazırlıyorum
senin için
günleri belli olmayan ,saati siyah mercekli olup tanrısının olmadığı
ayrılıkları ve buluşmaları
gerçekleştiremeyen
bu gece yine
tozlar düşüyor
toz düşü
21 Kasım 2011 Pazartesi
Bir Kaçışlık Çatlak Var Livarda
varlığı
bugün
belirlenmemiş bir kapı aralığına sıkışmış parmaktan damlamakta
ay'ı penceresinden yuvarlayan korkaklıksa
zarf üstünde martılaşan bir pul
ılıklaşıyor zemine düşünce
kırıklar artıyor saçlarında
ve ben yarışmak için hazırlanmış domino taşlarıyla soluklanıyorum
izledikçe balığımla
farkındalığın
beklemekten ve terlemekten
kış mevsimi kadar serin ağaçlarını
el değmemiş bir tablo bırakıyor koridora
kabuğu soyulmamış
bugün
belirlenmemiş bir kapı aralığına sıkışmış parmaktan damlamakta
ay'ı penceresinden yuvarlayan korkaklıksa
zarf üstünde martılaşan bir pul
ılıklaşıyor zemine düşünce
kırıklar artıyor saçlarında
ve ben yarışmak için hazırlanmış domino taşlarıyla soluklanıyorum
izledikçe balığımla
farkındalığın
beklemekten ve terlemekten
kış mevsimi kadar serin ağaçlarını
el değmemiş bir tablo bırakıyor koridora
kabuğu soyulmamış
Merdiven Düzlüğü Ve Düşüşler
belirlenenin aksine koşmak
çöp koleksiyonuna yeni bir icat
aynı anda
ve yanlış çekilen bir sahneden
başlatırsak kılcal damarlarında süngerleşen saati
kandiller yakardı aydınlatma amacında olmayan
beyaz gecelikten kaçan barışçı bir izlenimden
yine de bir etkisi yoktu
bordo renk alaşımında sadece korku inancın
eklemlerin rahat
artık beklenmedik olaylar da normal
ayakların birbirine çarparken
denizanası kalbin
çöp koleksiyonuna yeni bir icat
aynı anda
ve yanlış çekilen bir sahneden
başlatırsak kılcal damarlarında süngerleşen saati
kandiller yakardı aydınlatma amacında olmayan
beyaz gecelikten kaçan barışçı bir izlenimden
yine de bir etkisi yoktu
bordo renk alaşımında sadece korku inancın
eklemlerin rahat
artık beklenmedik olaylar da normal
ayakların birbirine çarparken
denizanası kalbin
20 Kasım 2011 Pazar
Tarifeler
nöbetlerinde sarılır
O
kirli suyu fanusta yaşatan balık
yapacakların hüzünlenmiş akvaryum akvaryum dolaşmışsın
ama bütün sinyaller
çözülürken beynini patlattı
kendini parçalama isteğini olağanüstü hal ilan ettin
üstelik kimseden habersizdi
o yüzden pil değiştiren ruh halini sev
yalvaçlık satar bir kitapta
patavatsız rahatlığıyla
bazen soyutluğuna taptığım için
beynime bir kağıt yerleştirip öyle çizmek istiyorum dna-larını
O
kirli suyu fanusta yaşatan balık
yapacakların hüzünlenmiş akvaryum akvaryum dolaşmışsın
ama bütün sinyaller
çözülürken beynini patlattı
kendini parçalama isteğini olağanüstü hal ilan ettin
üstelik kimseden habersizdi
o yüzden pil değiştiren ruh halini sev
yalvaçlık satar bir kitapta
patavatsız rahatlığıyla
bazen soyutluğuna taptığım için
beynime bir kağıt yerleştirip öyle çizmek istiyorum dna-larını
19 Kasım 2011 Cumartesi
İstiridye Siltasyonu
düşsün..
ses kibirliğinde kıvrıldıkça dinleriz
ama tekrar düşsün
çünkü yüklük bir saplantı balosunda
seçilmeyen kıyafetlerle dolu
radyo kanalımdan parçalar parçaladığım insan
uzaklaştıkça frekanstan
daha da yükseliyor ses
iş yapmıyor hoparlör de
bir sigarada sönse
dirilip farklı bir galaksiye göçse
büyüsek ya da aynı yaşta
kuruyan bir yer yaksa
bir anlık bile olsa
ben tanrıyı
vincenzo sarkaçta boğardı oğlunu
ses kibirliğinde kıvrıldıkça dinleriz
ama tekrar düşsün
çünkü yüklük bir saplantı balosunda
seçilmeyen kıyafetlerle dolu
radyo kanalımdan parçalar parçaladığım insan
uzaklaştıkça frekanstan
daha da yükseliyor ses
iş yapmıyor hoparlör de
bir sigarada sönse
dirilip farklı bir galaksiye göçse
büyüsek ya da aynı yaşta
kuruyan bir yer yaksa
bir anlık bile olsa
ben tanrıyı
vincenzo sarkaçta boğardı oğlunu
18 Kasım 2011 Cuma
Söyleşi Kompartımanı
günlüğünü bulup
şehrin arka odasında okumak için
kendi kanepelerini kırıp
bir orkestra şefini ayakta bırakabilecek sayıda
sandalyeler yaptı
herhangi birinde
beynin aslında vücudun sadık köpeği olamayacağını
anlatan bir şarkı söylüyordu
tırnaklarında renk olan
boyunu boyundan yükseltmiş ayakkabılarla
aynı ses farklı yerdeyse
çağrışım görselinde aynı resmi fakat soyutlukta hayal kırıklığını görürsünüz
annesinin tıkırtısına inançlı bir gülümseme bırakırken çocuk
bunları söylüyordu bilinç
kahveme konsun
parke üstü tahta tozların
ve
adresi belli olmayan kirpikler
küllüğü boşaltsın
şehrin arka odasında okumak için
kendi kanepelerini kırıp
bir orkestra şefini ayakta bırakabilecek sayıda
sandalyeler yaptı
herhangi birinde
beynin aslında vücudun sadık köpeği olamayacağını
anlatan bir şarkı söylüyordu
tırnaklarında renk olan
boyunu boyundan yükseltmiş ayakkabılarla
aynı ses farklı yerdeyse
çağrışım görselinde aynı resmi fakat soyutlukta hayal kırıklığını görürsünüz
annesinin tıkırtısına inançlı bir gülümseme bırakırken çocuk
bunları söylüyordu bilinç
kahveme konsun
parke üstü tahta tozların
ve
adresi belli olmayan kirpikler
küllüğü boşaltsın
17 Kasım 2011 Perşembe
Silecekler
yağmura düşman olunca
patikası yoktur örümceğin
ve
çalıştıramaz sileceklerini
kiremitlerinden geçemez asla bir lokma
korkuma sarıyorum bugün
ayaklarındakini
dönümler
söndürülmüş bir ateş etrafında yankı
sadece buhar yükselince bardaktan
odamdaki ışık
güneş tutulmasını çağrıştıracak
örümcek telaşsız
patikası yoktur örümceğin
ve
çalıştıramaz sileceklerini
kiremitlerinden geçemez asla bir lokma
korkuma sarıyorum bugün
ayaklarındakini
dönümler
söndürülmüş bir ateş etrafında yankı
sadece buhar yükselince bardaktan
odamdaki ışık
güneş tutulmasını çağrıştıracak
örümcek telaşsız
16 Kasım 2011 Çarşamba
Figürün Akvaryumu
yaklaştıkça daha çok koyulaşıyor ışık
boğaz hizasına getiriyorum zamanı
yine de bir baş kaldırış yok
beynimdekine
telafuz edemeyecek kadar
görünmüyor yazı
kanmaya çalışırsak eğer bahçede
yeşil pastel kusmuştur tanrı
gece uçurtma uçuran çocukların
gözlerine saklı bir şey
labirent dolusu çekmeceler açıyorum
kilitlerinde pas tadını aldığım
ve senaryomuzda
yürüyecek miyiz daha çok
boğaz hizasına getiriyorum zamanı
yine de bir baş kaldırış yok
beynimdekine
telafuz edemeyecek kadar
görünmüyor yazı
kanmaya çalışırsak eğer bahçede
yeşil pastel kusmuştur tanrı
gece uçurtma uçuran çocukların
gözlerine saklı bir şey
labirent dolusu çekmeceler açıyorum
kilitlerinde pas tadını aldığım
ve senaryomuzda
yürüyecek miyiz daha çok
15 Kasım 2011 Salı
Sığ
aynı soyad hep aynı kuralda
nedense dem tutmamış bir mevsinin içindedir solucan
onu da yarım ayaklı kol saatiyle tanımlarsa tanrı
balık olmayacak asla
gösterişli olmayan
aynı zamanda
fanus içine uzayan
köstebek yuvalarında
merkür kokan dudaklara ışık sızdıran
kullandığı izmaritlerde saçlarına renk beyaz
ve çok adım atılırsa gölgeye
o kadar
aydınlanır hava
14 Kasım 2011 Pazartesi
Notalar Değil
ne kızıla benzettiğin
el değiştirmiş
kumanda
hep kartlar şekillenir
ve biraz daha
soğuk
o an
yeşil renkli istifrada
yansıdığında
paslanmayı seçiyorum
el değiştirmiş
kumanda
hep kartlar şekillenir
ve biraz daha
soğuk
o an
yeşil renkli istifrada
yansıdığında
paslanmayı seçiyorum
13 Kasım 2011 Pazar
Mi
mevsim üşütüyor ayaklarını
tersi dönüyor kaplumbağanın
değişiyor kadın , rozetleşiyor elbise
bir çıkıntı var gölgede , ayakkabıdan renk almış
mevsim çürütürken olanları , suçu yok dudakların
parlasın pedaller
çünkü hep hızlı çekilmez bu yol
yeni levhalar hazırlayıp sıcak iklimler için fotoğraf kareleri mi ?
biraz fare zehri
kül zeminde gömülmüş ve
toprağında böceklerin şehirlendiği çiçekler
ve hep
şişman kahkaha
laçka yağmurun gazabına uğrayan
saksıdaki bel ağrısına tutunur
tersi dönüyor kaplumbağanın
değişiyor kadın , rozetleşiyor elbise
bir çıkıntı var gölgede , ayakkabıdan renk almış
mevsim çürütürken olanları , suçu yok dudakların
parlasın pedaller
çünkü hep hızlı çekilmez bu yol
yeni levhalar hazırlayıp sıcak iklimler için fotoğraf kareleri mi ?
biraz fare zehri
kül zeminde gömülmüş ve
toprağında böceklerin şehirlendiği çiçekler
ve hep
şişman kahkaha
laçka yağmurun gazabına uğrayan
saksıdaki bel ağrısına tutunur
Yaklaşık
sabah şarkılarına günaydın
akşamdan kalma güneşi al
uslu bugün kaldırım renkli alyuvarlar
duvardan dansa kalkan el yazımın omzundan düşecek olanlara
hediyedir kulp tutan parmaklar
kahve mi ?
henüz değil çünkü ilizyonist bir renkteyim
deklanşöründe çakmak çalar notalarıyla piyanist
ve manzarası martıların ayaklarındaki siren sesi olsaydı
kirlenmezdi parçalanmış karakterin
şimdi yıkıp gidin bu şehri
artık kalkıp esnemesin
buharlaşınca özgürleşen tenlerden pıhtı verin
ve ya beyaz bir sayfada haritadan çıkıp gidin
çünkü bu takıntılarınızda işçilerin eylemidir
akşamdan kalma güneşi al
uslu bugün kaldırım renkli alyuvarlar
duvardan dansa kalkan el yazımın omzundan düşecek olanlara
hediyedir kulp tutan parmaklar
kahve mi ?
henüz değil çünkü ilizyonist bir renkteyim
deklanşöründe çakmak çalar notalarıyla piyanist
ve manzarası martıların ayaklarındaki siren sesi olsaydı
kirlenmezdi parçalanmış karakterin
şimdi yıkıp gidin bu şehri
artık kalkıp esnemesin
buharlaşınca özgürleşen tenlerden pıhtı verin
ve ya beyaz bir sayfada haritadan çıkıp gidin
çünkü bu takıntılarınızda işçilerin eylemidir
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)