27 Şubat 2012 Pazartesi

Işın

sancının tam bir ay öncesi
ve bu kez
sadece
tepkisizliği
kıskandıracak kadar
kararlar var
avcumda
siktir et süslü
bir iştahsızlıktan
alınan

26 Şubat 2012 Pazar

Bir Yüzden Ayak Basmak

hemzeminlerde

yaş otlar arasında
kurulanan bir salyangozdan
taklalar atan kaplumbağam

saati bilmiyor ihtimali büyük

yavaşladığında rüzgar
omuzlarını çeken bi masumiyetle
başı omzuna yaslı

sabah yuvası salıngaçlarından daha hafif bir sesle görülebilen
dürbünlü kükürt kokusu

yine de küçük adalar güçlü durur suyun üzerinde
onların gözünden kıyı da bir adaysa eğer

ağaçlarda tanrının kusmuklu mendilleri
ve salyangozla güneşe yalvaran marangoz

kurumayacak olduklarını bildikleri halde

ay'ın dantelleri bu yansımalar
çok eski bir meteoru
masası olarak kullanan

dengede kalmış tahtaravalli
ve çizimleriyle yarıda kalan bir ütopya

üç kapılı bir süreç
daktilo çocukluğumdaki kadar kutsal
gramafon yaşlılığıma sakladığım sevgilim

23 Şubat 2012 Perşembe

Mirtazapin

basamağında merdivenin
güçlü ve son vuruşlarında piyano

tüm o iklimlerinden bulanık suda caymak

tek kelimesiz uyku
zorbalıkla bana
ait olacak

avuç dolusu kurtuluş
çizgiler daha belirli

prospektüsünde seni karıştıp
bu gece hangi galakside yanmak istersen
oraya götüreceğim seni

22 Şubat 2012 Çarşamba

Boş Kasetlerden Bir Ses Kaydı Bırakıyorum Sol Omzuna

fırsat bekçim
günü bekliyorum
çizilen dışındaki patikaya doğru geçti adımlarım

zaten geç kalınmışlık
bilirsin doğmanın sancısı varken
bulmayı severim seni

tekrardan bir kartpostal çalmak tanrıdan
ve güzel bir manzara olur hep

ortalıkta yokken ihtimallerim
yani sorgu başlamadan beynimde
ve sen henüz ilk devriminden ismini almadan önce

yorulmuşluğuma ver tebessümleri
tünel uzun bir süreçti zaten
çıkışı da yok
sonunda güzel örülmüş parkelerden bir duvar
hemen önünde sen
tepkisizliğin yüzeysel boyutundan
kaçmış bir güzellikte
parlıyor
parmaklarının arasına sıkıştırdığın
kelimelerden kartpostal

uzanıp almak sadece
biliyorum senaryoyu
sıkılmadım bunu yapmaktan
hücrelerimi dilimleyen makasa sahip bir olgu
geçen zamanı tosbalar terse dönmüş sırtlarında kaşıyor

en fazla bir sigara daha
edebiyatın işe yaramayan kısmından
müziğin sağır kulaklarına

evren başaramayıp , izlemekle yetindi
değişmeyen beni
değiştiremeyen seni

18 Şubat 2012 Cumartesi

İmzalar Kumsal

2-3 günlük alkolün
küfüne yapıştırılmış onlar

onlar koyu renkli yarı gezegen
ve kimseyi yaşatmayacak denli gerginler

seni nefretin ve sinirinin uzantısında koparırken
parmak uçlarında inceleşir kibir

vazoda tasvirsiz kökleriyle
tanrılaşmış bir çiçek var

güzelsin hala

hata cinnet sunuyor danslarında
ve uykusuzluğun uykusunda
mor bir renktesin
göz altlarımın en gösterişli papyonlu garsonu

ilk servisinde
kanyona bir çığlık
yankı bugün
daha yakın

hissederek dinlenmemiş melodinin
çevirisi bunlar
bozuk atan ruh halimin kumbarasının teybinde

fazla ihtişamlı olana daha pahalı bir çerçeve
ki adalar hep rahatlığına düşkün bir manzaradır

sürünmenin eşi !

bağcığını bağlamaya bile üşengeç
yağmur yağsa
ayaklarımız ıslanır
geri dönerdi
küreklerle

türetmeden söylemek
eksik olan bir şeyin olmadığına da eminim
boyadı martı gemiyi
kağıt bir paçavra
boyası bir alfaden göç alan

koylardan çekiliyor sular
delik fırtınadan
tekrar eden bir sese kaçmaya çalışmaz kulak

görüntü hep aynı
bölündükçe bilinç altımda
yuttukça erimeyeni
sağır kitabının arasında konuşmaya başladım bile

8 Şubat 2012 Çarşamba

Bunun Tonu Hoştur

çingeneler ayakkabılarını traşlarken
kedi , köpeğinin çıkacağı sokağı
makastan azalttı

fare bir delikte kayboldu
saat düştü suya
fırtınaya koştu sırtıyla güneş

erken uyudu tanrı
tekerlekte parazitlenmiş gürültü varken

kumda ısındı yaşam
sürtüşmeleriyle raylar eskitti deliliği
ve kahve için yalvardı

melodiyle de evcilleşmez solucanlar
sığınakta bir zamanla birlikte yatıyordu

5 Şubat 2012 Pazar

Tuz

manzara güzel o'ysan
peki kendime ayırdığım saatler kimin

kibrit öldüren soğukluğun temizliği
kirletilmiş bir ciğerde sendelenmiş şehirlerin
kaldırımında tepkisizdik

işlevi durmuş saatlerin pillerinde büyüyen
kendini çizsin bırak , haritadan yürü gel
elindeki kalemin beynindeki yetkisini verecekse eğer
bozulur dengeler

hiç ; güzel ve aynı seste soyunursa
hiç bir şey olmamış gibi yap
beyin figürü, ruh ayazında kanatlanan ayaklarız biz
bağcığımızda hep senin uydun asılı kin

dinledikçe bu rıhtımda tozlarıın ayazı kızıl
yakılan bugün yıldızın alkolüne sızıntı
ama ısınmak yok , kahveye Sığının
arşiv çalarken parke küllerine sigara uzatır