30 Ağustos 2012 Perşembe

Usturlab

yaşama isteğine
küçük kurdeleler kestikçe
kanatılan soylu bir kılcallıkta kalıp
oranın ruju olmak

ben
çekilmezliğimde kapının dışında
tedirgin yürüyüşlerin farkındayım

aksiliklerin çokluğuna adanmış
güçlü bir kahkaha
nemde duran

nöbetin karnından duyulacak kadar pak
uranyum kadar kalıcı

malesef argümanı
bulunmayacak kadar gösterişsiz

o yine de
parlar
rozet
kah

29 Ağustos 2012 Çarşamba

-Sa

retinamda yanıtlar
fiyaskoyu düzdüm de geldim

şimdi valiz kenarına
küçük notlarım var
ama onlar yerine
beynimi al
seni koruyan hassasiyetimi kanat boynuna

26 Ağustos 2012 Pazar

Yukarı

aptal insanlarla
aynı limanda martı besleyerek büyüttüğüm
o ince yüzlü esmer gölgenin
kıyısına yanaştığımda
nelerle karşılacağım konusunda ileri görüşlü olmanın
bir yararı olmayışındandır ki
kendi içimde
özgür değilim bu noktada

ince parmaklarının ne denli kuvvetli olduğunu
hareketsizliğimden anlıyorum

artık martı beslemek gelmiyor içimden
durumun farkında oldukça kanat çırpıp kutluyorlardır
yolcu indiren ve yine yolcu alan gemilerle

doymuşluğun ve tabaktakilerin ana temasına bekleyiş arasındaki o koridorda
hareketlerim yorgun & midem püsküren bir lav
beynim durduğunda bedenim ona eş

yine de kararlılığımdan mıdır bilinmez
ışık gözümü alıyor
gölgene doğru adımlarsam
oraya göm

21 Ağustos 2012 Salı

Kadrajda Iska ( 4 )

ertesi günün ışıkları altında
tek odalısını ve kitaplığı tamamladıktan sonra
beklemeye koyuldu kadını
yeni inşası çok görkemli gözüküyordu , küçük ama bir o kadar dikkat toplayabilirdi
saçları taranmış
kıyafeti gülümseyen ve ayakkabıları önceki gün beyninden geçirdiğinden daha parlak
hava kapanmakta
hafiften ıslanıyordu yüzü
ve birden doğruldu sandalyeden
aklına gelmiş olacak ki hızlı adımlarla
Sunta diyerek uzaklaştı
sokağın köşesine doğru bir çöp tenekesinde
yağmurun ıslattığı toprak kokusuna karışmış kedi ölüsü
çıkardı onu çöpten
Kuyruksuzun lastik izli derisinden tutarak yürüdü geriye
yağmurdan mı bilinmez
ıslaktı yüzü Tiras'ın
fidanları götürdüğü siyah poşeti aldı evden ve araziye doğru hareketlendi
o gün araziye fidan götürmemişti Tiras
çamurdu arazi ve oraya gömdü Kuyruksuz'u
yağmur hızlandı , yağmur durdu tekrar tekrar
eve döndüğünde kadın kapıdaydı ve yanında bir adam
yağmur yerini güneşe bırakmıştı
-merhaba dedi kadın
yanındaki adamın gülümsemesinden güç almışçasına
çamurlu ayakkabılarına baktı Tiras
su içinde kalmış kıyafetine sildi ellerini
yüzünde ölü balıkların leşleriyle dolmuş bir nehiri hissetti
dikkatini çekti kadının , Tiras'ın Sunta'nın karnındaki için yaptığı tek odalı
arabaya koştu kadın , döndüğünde bir fotoğraf makinasıydı elindeki
tam o sırada yağmur tekrardan alevlendi
aceleyle deklanşörü kancaladı
Tiras'ın omzu ve ev
iyi bir fotoğrafçıydı kadın
farkında olmadan iki enkazı aynı karede toplamıştı
kitaplığı arabaya taşıdı Tiras
parayı uzattı adam
çoktan arabaya binmişti kadın
sabaha kadar şarkılar söyledi parmakları

Kadrajda Iska ( 3 )

tek odalı evinin bitişiğine yeni bir tek oda yapma isteğiyle
ikindi gölgesinde işe koyulmuştu Tiras
Sunta'nın karnı şiş

güneş şehri terk ettiğinde bir kadın yanaştı kapılarına
kitaplık dedi , kitaplık istiyorum
başını hafifçe eğdi Tiras
toz içinde ayakkabılarına bakıp ve kirlenmiş kıyafetiyle yüzleştikten sonra
-tabi
anlamından biraz mahcup
verdi cevabını

iyi bir okurdu Tiras
evin yarısını da tamamlamıştı ve içeri geçip kitaplığı yapmaya başladı
hızlıydı işinde ve bir o kadar kararlı
gece bile devam etti işine
tek eksik kuyruksuzdu , Sunta yoktu ortalıkta
ama yokluğunun farkına bile varmadı Tiras
işindeydi aklı , daha çok kadında

koyu renkli kıyafetli bir kadındı o
ismini henüz bilmediği
saçlarındaki ve yüzündeki asil mimikleri geçiyordu aklından
bir sonraki gelişinde giyeceği kıyafeti ve konuşmaları hazırlıyordu
ay ışığında ayakkabılarını parlattı
o gece hiç uyumadı Tiras

20 Ağustos 2012 Pazartesi

Kadrajda Iska ( 2 )

güneş askıda kaldığında
aynı zamanda şehri yeniden tasarlayan bir mimardı da Tiras
tek odalı evinde
defterine şehri yeniden inşa edecek kadar cesurdu
bu süreçte yanında durmayan Sunta
ya avının peşinde ya da bir ağacın en üst dalında gizlenirdi
sahibinin devriminden

gölgeliğin altında çakmak sesi ve yanan otlar
tek müzik zevki
bandosu fazla güçlü olduğundan
oraya sızar uyandığında ortaya çıkardı Kuyruksuz

işler yolundayken ve müşterileri yeni işler sunarken ona
keyifsizce sırıtırdı
eski ama gösterişli ıskarpelası dişlerinin arasındayken
testere sesinden düşen tahta tozunu yağmur sanardı Sunta
altında oyunlar oynardı

işini bitirdikten sonra tekrar kralı olduğu şehrin defterine yoğunlaştı
bütün sayfaları yakıp dışarı çıktılar

döndüklerinde elinde değişmiş bir ideolojiyle yeni bir defter
Kuyruksuzun ağzında daha ölmemişti güvercin
güneş tam geri dönmek için yola koyulduğunda

19 Ağustos 2012 Pazar

Kadrajda Iska ( 1 )

doğuştan kuyruğu olmayan bir kedisi vardı
ismi Sunta
isimden çok soyadına sıfatlanmayı tercih etmişti her gördüğümde
sahibinin ismi Tiras , altı parmaklı
bu yüzden pek kan bağı olduğu birilerini göremezdik çemberinde
tek vida deliğinden olup bitenden çok
yayılan bir kanserdi hücresinde
iki kişilik tek odalı bir hücre
duvarları koyu ve kapısı ikisine de küçük
ama
birinin kuyruğu olmadığından
diğeri altı parmağıyla örterdi tanrının ayıbını

marangozdu Tiras
ve hergün Kuyruksuzla beraber
aynı siyah poşetin içinde başka fidanlar götürürdü
boş bir araziye

aslında umrunda değildi ağaçlar
tanrıya özenmişti sadece

ve Makastan korkardı Sunta
görebileceğiniz en iyi manzara
altı parmağın tuttuğu bir makastan sonra kuyruksuzun tepkileri olurdu

herkes kendi krallığını kuruyordu sabah saatlerinde
ağaçlar , makaslar ve tanrılar

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Gri Balıkçı L

beyazı siyaha zorlayamazsın
gri hep karmaşıklık içerdi

şimdi yapılması yanlış
ve deneylere bir yenisini daha eklemek
takım çantasıyla tamiri bekleyen radyolarda

yalanların güçlü tozlarıyla
kapanmış bir gerçeklikte
o , ıska geçtiğim
bir hedefti

gücüm olsa
zorlanmadan
anmak için
uyandığımda varlığını çağırırdım

14 Ağustos 2012 Salı

İf - Yarım Mana & Delik Ağlar




manzara benim elimde pişman bir sigara
karaltıda hisli tercüman tıkırdayan ayaklar
kal biraz , bütün bile talan olur
tabiat güzel ama olamadım inanan

binalarla çevriliyim duvarları fazla aptal
çekirdeğime ilerleyen her kimse fazla kalmaz
keyifsizlik , notalarıma henüz sindin
adresin mektubum a bir mürekkep devirdi

12 Ağustos 2012 Pazar

Pul

araya karıştırılmış
keman sesi
hassasiyetimde
ne yapacağını
kestiremediğim
ütopyalarda
besliyorum o'nu

tasmalanmış boynuna
bir yol zincirler
bundan eminim
ama
kesinlik olmadığında
ucunda bir boşluğa ait

ama
ay
her şeye rağmen bugün o yolda ilerleyecek
sesimi hissetmeden
ıslığını bitirme

3 Ağustos 2012 Cuma

ж

ince yüzünü
elips kararsızlıkla görüntüledikten sonra
çözümsüzlüğüne
soy ağacından
bir masumiyet imzası yakalamaktayım

karelenen
parçalarında kaybolup
kırılganlığına gelince

kaldığım sayfaya bir olta atıp
10 adımda uyurum , belki

2 Ağustos 2012 Perşembe

Vakum

ışığın ucunda
kütlesini manevrasında paylaştığım
mevsimin kararsızlığına
çıplak ayaklarıyla
ilerleyen
bir korkuya
iki kişilik farkındalık

bu kokuda bilinçsizlik bağımlısı oldukça
çekiyorum içime
onları
damarlarımda kırmızı halı üzerinde
ölülerin ihtimalli cennetlleri karşılar

uyuduğum yerden
başka bir yerde uyandığımda
bunu çok iyi
anlıyorum

bana bunu
koyu kırmızı
kanında
sahte tanrıyı kovalayan
gerçek tanrı
anlattı

1 Ağustos 2012 Çarşamba

Doğum Lekesi

camel
sonunu vermeyen bir orospunun çığlığında güvelendiğinde
tekerleklerin duyduğu tüneller görüyorum

o
mağarasında ateş yakıp
kağıtların arasında
sarma gökkuşağı tutar
çamurlu ayakkabılarıyla uyur
uyandığında nerenin kiri olduğunu bilemez

ben derim ki
ihtimal tiryakisi insanlığında biraz kesinlik ihtiyaç
yolda adımlarım isteksizliğini sunduğunda
o yolda çürümem