ilk yolculuğumda ulaştığım yerdeki keyifsizliği zapt edemeyince
eve doğru yola çıkmayı eyleme geçirdim
bugüne kadar hiçbir solucan bunun nedenini tam olarak anlamadı
gittiğim yer için
kuyruklu yıldızın ilerleyen boş mantosuna - derdim
bugüne kadar hiçbir solucan bunun nedenini tam olarak anlamadı
gittiğim yer için
kuyruklu yıldızın ilerleyen boş mantosuna - derdim
.
yol boyunca bir şeylere ramak kalmış gibiydi
yanlış bir şeyler olduğunu düşünmeye başladım
- bana dair -
- bana dair -
.
çünkü evren tam anlamıyla kin kusuyordu
kepenklerde , kedilerde , köprüde , panjurlarda , kere-lerde
ve görünürde kimse yoktu
.
böyle anlarda
gözümü kısarak yürümenin mideme iyi geleceğini düşünürüm
.
ilk anahtarın açtığı kapıda
posta kutumda bir diğer kin kusan mektupları okumaya başladım
okuyor ve yükseliyordum
çünkü içerik tahminimde yatan bir şeydi
.
ikinci anahtardan sonra
kepenklerde , kedilerde , köprüde , panjurlarda , kere-lerde
ve görünürde kimse yoktu
.
böyle anlarda
gözümü kısarak yürümenin mideme iyi geleceğini düşünürüm
.
ilk anahtarın açtığı kapıda
posta kutumda bir diğer kin kusan mektupları okumaya başladım
okuyor ve yükseliyordum
çünkü içerik tahminimde yatan bir şeydi
.
ikinci anahtardan sonra
odanın kapısını açtığımda
evren içerdeydi
evren içerdeydi
görmezden gelip ışığı açmaya yakın
tavan panın yere düşmesini izledim
.
hiçbir şey olmamışçasına
doğrudan son nüshamı açıp okumaya başladım
.
şu kaplumbağaları ters çevirip
zihnimin inanış biçimiyle dalga geçtiğim
.
1-2 saate yakalayabileceğim
bir pazar sabahı vardı önümde
.
o süreç içinde diğer nüshaları da inceledim
.
pazar sabahının omuz hizasında
bu şarkı çalarken
beni gören hemingvay'in kahkahasını duydum birkaç mil ötede
.
elimle önümdeki koyu göstererek
nüshasını yemiş üslubumla
- sanırım orada ! diye bağırdım
.
kahkaha hiç durmadan ve bana doğru yaklaşarak devam etti
.
mataramı vermek için geldiğinde
yüzümde evrenin kustuklarını görmemesi için
yüzümü yıkar gibi davrandım
.
nihayet mataranın tahtaya vurunca çıkardığı sesi duydum
akabinde uzaklaşan kahkahayı
.
su hiç olmadığı kadar durgundu
o uzaklaşırken arkasından sağa ve sola açılan dalgaları izledim
.
yansımamda kendini suçlayan bir çaresizlik vardı
.
tavan panın yere düşmesini izledim
.
hiçbir şey olmamışçasına
doğrudan son nüshamı açıp okumaya başladım
.
şu kaplumbağaları ters çevirip
zihnimin inanış biçimiyle dalga geçtiğim
.
1-2 saate yakalayabileceğim
bir pazar sabahı vardı önümde
.
o süreç içinde diğer nüshaları da inceledim
.
pazar sabahının omuz hizasında
bu şarkı çalarken
beni gören hemingvay'in kahkahasını duydum birkaç mil ötede
.
elimle önümdeki koyu göstererek
nüshasını yemiş üslubumla
- sanırım orada ! diye bağırdım
.
kahkaha hiç durmadan ve bana doğru yaklaşarak devam etti
.
mataramı vermek için geldiğinde
yüzümde evrenin kustuklarını görmemesi için
yüzümü yıkar gibi davrandım
.
nihayet mataranın tahtaya vurunca çıkardığı sesi duydum
akabinde uzaklaşan kahkahayı
.
su hiç olmadığı kadar durgundu
o uzaklaşırken arkasından sağa ve sola açılan dalgaları izledim
.
yansımamda kendini suçlayan bir çaresizlik vardı
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder