6 Kasım 2016 Pazar

Sanırım Orada

ilk yolculuğumda ulaştığım yerdeki keyifsizliği zapt edemeyince
 eve doğru yola çıkmayı eyleme geçirdim
bugüne kadar hiçbir solucan bunun nedenini tam olarak anlamadı
gittiğim yer için
 kuyruklu yıldızın ilerleyen boş mantosuna - derdim
.
 yol boyunca bir şeylere ramak kalmış gibiydi
yanlış bir şeyler olduğunu düşünmeye başladım
- bana dair -
.
çünkü evren tam anlamıyla kin kusuyordu
kepenklerde , kedilerde , köprüde , panjurlarda , kere-lerde
ve görünürde kimse yoktu
.
böyle anlarda
gözümü kısarak yürümenin mideme iyi geleceğini düşünürüm
.
ilk anahtarın açtığı kapıda
posta kutumda bir diğer kin kusan mektupları okumaya başladım
okuyor ve yükseliyordum
çünkü içerik tahminimde yatan bir şeydi
.
ikinci anahtardan sonra
odanın kapısını açtığımda
evren içerdeydi
 görmezden gelip ışığı açmaya yakın
tavan panın yere düşmesini izledim
.
hiçbir şey olmamışçasına
doğrudan son nüshamı açıp okumaya başladım
.
şu kaplumbağaları ters çevirip
zihnimin inanış biçimiyle dalga geçtiğim
.
1-2 saate yakalayabileceğim
bir pazar sabahı vardı önümde
.
o süreç içinde diğer nüshaları da inceledim
.
 pazar sabahının omuz hizasında
bu şarkı çalarken
beni gören hemingvay'in kahkahasını duydum birkaç mil ötede
.
elimle önümdeki koyu göstererek
nüshasını yemiş üslubumla
 - sanırım orada ! diye bağırdım
.
 kahkaha hiç durmadan ve bana doğru yaklaşarak devam etti
.
mataramı vermek için geldiğinde
 yüzümde evrenin kustuklarını görmemesi için
yüzümü yıkar gibi davrandım
.
nihayet mataranın tahtaya vurunca çıkardığı sesi duydum
akabinde uzaklaşan kahkahayı
.
su hiç olmadığı kadar durgundu
o uzaklaşırken arkasından sağa ve sola açılan dalgaları izledim
.
yansımamda kendini suçlayan bir çaresizlik vardı
.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder