31 Aralık 2016 Cumartesi

Su Üzerine Ses Dalgalarıyla

matine düzlemimin patinaj raddesinde
  solgun kavalyelerin uslu maruzatıyla reddettiğim
dalavere
kuduz ..
 .
 ve pektabii sunumum bundan da soysuz
 .
tekrarlar boyut atladı
denklemlerse bozuk attı 
algoritmalar tıkandı
 ve bununla birlikte ağır bir cezaya çarptırıldım
.
aşamalı sıyrıldığımı düşünürsek yaklaştığımız konusunda hemfikirim

ama şimdi
sen dışında 
yaşlı zihnimi bulandıran 
neptünün çatısından genç sarkan solucanlar
.
odağımı kaybetmeden deliklerde ipuçları toplarken
ikramın , damağıma yerleşmiş orta yaşlı bir şarap
 .
ama en iyisi bu gece bana şafakta tütün geven bir makas sat
 .
kendimi aşağılayarak söylüyorum
- ahşaplara gebe bu dans benim
seyri bırakıp parametreleri durdur !
.
nitekim yerimde olduğunu biliyorum ..



descending the cold steps of the institution for the politically insane
never to be seen again
saying farewell to daylight
from henceforth I shall rot in a stinking bed of wet straw
.
right from the ashes of life I learned to behave
what to believe, what not to say, from cradle to grave
ah..... like a good little slave
.
sucking my milk from the venomous tit of the state
this clearly designed to suppress every thought of escape
ah..... I surrender to fate
.
no pity, no pity
don't want no pity for me in this filthy ceil
I'll see you in hell
see you in hell
.
frozen in time, I'm a specimen pinned to my throne
with an army of butterflies pilloried placid and prone
ah..... we were never alone

no pity, no pity
don't want no pity for me in this filthy ceil
I'll see you in hell

after centuries of living with nothing but my convictions
broken fingers clawing through the walls of my incarceration
escaping the clutches of eternal damnation
I was justified





30 Aralık 2016 Cuma

Kaşık / Zoka

  bir ayağım Zenit resitalinde
diğeri Nadir revirinde
sanırım bu meridyen hayal ürünü değil
ve herkesi parçalıyor 

çakrama dekorlar taşınıyor
yaşayacağım şeyin tasarısı için
ben de ayakta durup
komutlar yağdırıyorum
bazı şeylerin yerini değiştirmek için
şarkımız yüzden çalıyor
 bu bir aklın çalgısı









29 Aralık 2016 Perşembe

28 Aralık 2016 Çarşamba

Iska

solucan evcilleştirmek ..
.
 her şey hazır
kurgu işlek noktalarında tinsel hazlarla bile belirlenmiş durumda
.
ama bu defa bunu yapmayacağım
ve bu kararın ne getireceğini merak ediyorum 
.

tarla anarşistini alevliyorum
iki parmağımın destek çıktığı dudağımda
sabah sisi ve av köpekleri
her şey için erken ve dağın asilliğine bakıyorken güverte
dalganın bandosundan suyun sesi , biz ilerlersek düzelecekmiş gibi
alkış tutmuş kutlaması gökyüzünde gürleyecek
tam ortasında söv yüzüme yağmur damlamadı çünkü
benim gözümü alıyor kıyıda farlarını açık unutmuş minibüs
ve devamlı olduğu bir yerin müşterisi konumundan dağa toslamadı düşü
diğer elimde bambu oltam
suyun üzerinde hareketsiz duruyor şamandıra
gözümün ucuyla takip ediyorum
incelerek ve uzayarak kabından çıkıyor sadece solucanlar
sarıyor etrafımı bir kaos , elimi delik deşik eden bir kancayla
kaçmak imkansız ve bunun için gönderilmişim sanki
tarla anarşistim sona yaklaştıkça hep bunu sorgularım
babaları nerde ?
oltamı toplarken , havanın kararmasına bırakılır cevabım
bir sonraki kancada bu tesadüfün tekrarı
topraklarımda akmış salyalar ve güzel kıyafetlerin ucunda sallanan tinsellik
kin gütmüyorum , yanımdayken sesli okuyorum kitabımı


27 Aralık 2016 Salı

tekrar

pencereler sat
günde bir defa ay'a
tamtakırla çan çalın
ıslak dudak ıslık çalamaz !
sendelenen çağa
tutuşturulmuş yoz veba
uydularını satıyorum ya
günde bir defa pervaza ..

sis:

aynı hizada gelişigüzel sıralanmış taşlara basarak
ağır aksak uzaklaşan
yanılgıyı öptükten sonra
kendine ait olmayan bir sırtın çillerine biat eder

çiylerin emri üzerine
nasıl oluyor da sisin içi bu denli rahat
anlayamıyorum

belirsizlik düğmesini iliklerken gölgesindir
söv de sindir hepsini .. ben ışıklarını gölgeledim

kırışıklıklar suyun
orada
sarkık ayakların çıplak uyur
kostüm; balık kuyruğuydu

sadece düşünceler ve kendi ayak seslerimin olduğu kanyonda
bir düşüncem , ruh gibi kendine vücut buldu
ne zaman bir madde olduğumu farketsem zihnimde dolaştıklarını görüyorum

o , benim ayak seslerimden daha yavaş bir ritimde yürüyor
bense , birine bir şeyler anlatırken daha hızlı hareket eden biri gibiyim
o , birinden bir şey dinlerken daha yavaş hareket eden biri gibi

ne konuştukları konusunda ise hiçbir bilgim yok
aynı çemberde kendilerine özgü ayrı ritimlerde dönüp duruyorlar

bir süre önce onları kanyondan kaybetmeyi başardım

ama şimdi ise yine bir maddeye dönüştüğümü farkediyorum
ölü yazarlar üzerine yemin ederimki
şuan dans ediyorlar


26 Aralık 2016 Pazartesi

Harfiyen

   kayık ahşabı 
 çamurla kucaklaştı

ağaçlar köklerinde güldüler ..

 afallayan kurgu çakmağını çaktı
ve yıldızlar ateşin etrafında döndüler

 birkaç dağ ötede
karmaşam arkasını dönüp ezberinden çıkmayan şarkısını söyledi

velhasıl karaya da çıktık





25 Aralık 2016 Pazar

Dekorlar Ve Betonlar




kökünden tutup çevirdiğim bu kanca
gurablista'nın uzayan ve kısalan ilizyon görüntüsünü
 odağımda sabitleyip anımsayabilmek için

çünkü eğimlerin
 şiş paravanları arkasındaki
bütün muhtelif nedenleri
sonuçlarını peydahladı

 son solucan fezlekemde
kısa sürede her şeyi kanıtladı evren / bunun için teşekkürler

 önüme yığdığı fotoğraflarda
hepsini tanıyor ve neler olabileceğini kestirebiliyorum

ama aynı evren ricasında bana öyle bir ceza kesiyor ki
diş sıkmak tek para birimi







22 Aralık 2016 Perşembe

Belki

masamda
koyulaşan
   kozmos dansı kadehine hapsolup perdelerini çekmiş bir kara delik
hantal yamar bütün deliliğini
 
ve bir konyak kışında
tenine yansır yolunun eğriliği
başka bir deyişle
anlatmaya çalıştığıdır yanağında zoraki izi kalmış gülümsemenin
 
 kadrandan çıkalı
omuzlarım yükünü gevdi 

bu hissiyatsızlık neptün sarkacında askıda kalmış bir pandomim
 veya çıplak ısınışlarda anımsamaya çalıştığım dengim

yine de niye sürüklendiğimi bilmediğim yerlere götürülmeyi sevebiliyorum
çünkü orada sonunda öğreneceğim güzel bir neden vardır 
 
belki , belki . 


 
two shades grey further
blackest day coming' round
not so lost, not so found
girl so sky, boy so ground


a life unfolds
sometimes our boat adrift from the shore
a fear, a love

a vow of silence,safe and sound
girl so free, boy so bound


a life unfolds
sometimes our boat adrift from the shore
a fear, a love
 
  




21 Aralık 2016 Çarşamba

Belirli Gün ve Haftalar

 
anlatılamayacak kadar hüzünlü bir yaşantıda utanç ; akıllıyı bile en aptala çevirir

bu korkarım kesin bir yargı / 

duyduğum manifesto
 zihnimde birbirinden bağımsız kelimelerle düğümlenmeye çabalanırken
dinlemeyi kestim
 / o ana kadar duyduklarımın , zihnimde düğümlenmelerine yardım etmeye başladım

ulaştığım sıkılaşmış bağda
bana kalırsa bahsedilen utanç , o an bile devam ediyordu  

 sonrasında aynı düzlemde 
neler sağlıklı düşüncelere dönüşmüştür hep merak ettim

bunun için bugün meriyogra'yı gerçekleştirebilirim

ben , kendi samimiyetime değil 
senaryomun samimiyetine inanırım
 
üstelik bugün göle sadece sis için bakmayacağım

çünkü gündönümü algoritmamda balığa inanıyorum 
 bugün daha çok vaktim var

en uzun gece içerisinde
  misinalar , solucanlar ve his
/rastgele









 


19 Aralık 2016 Pazartesi

.j.



And so we meet again
Two players in a puppet show
Don't cry for audience
There's no one that can take you home
And when your devil complains
And tears you up, to start again
And when you're lying on the stage
And nothing works, just living hurts

18 Aralık 2016 Pazar

Prima Donna

çakranda , ağaçlarını kaybetmiş ormanın güncesini buldum 
hiçbir sayfada ağaçlardan bahsetmiyor ..

tene sıçratılmış şarap vari santim izlerle
 vakit oldukça iyi 
 
durumdan istifade merkür galileo'yu ayartıyor
 
şarkımız bir tel
 
 


 




15 Aralık 2016 Perşembe

Pergel ( Her Satır Bir Deliktir )

laçka gömlekler
 küstah üsluplarla
devrik iplerde

 dönüşümünü tamamlayamayan bir vaat ise
ikazlara karşı çıkan heykelin parçalanmış avcuyla aynı yüze sahip .

ne tuhaf !

fazlaca farkındalıksa odağında yabancıyı doğuruyor 

aynı şeyi tekrarlıyor .. aynı şeyi tekrarladığımdan 

uzun kuyruklu kumaş,
dazlak iklimden bir kuvars,
 göçten sararmış ayakkabıların 8o model şapkası ,
tek çizgi bir mercekse o an telefonları açıyor ..

 öpüceğe kurban gitmiş bir ortaklığın kuzey kapısı altında bir palyaço gölgesi beliriyor 


ambiyans
bunlar gibi onlarcası

gurablista arşiv katlarında
donmuş her poz
 bu süre zarfında anlaşmalı bir şekilde canlanmaya çabalıyor

bütün kıpırdanmaları duyuyorum


öngörümün gerçekleştiği şu zamanda
sakin kalarak hepsini eski yerlerine asıyorum


 hüzünle karışık ne kibir ama
referansım 2014 ( buyrun tadın , anımsayın )
aslında bana kalırsa her şey ütülenmeyi bekliyor
sivrilenler bile 
etik kavramları gözden geçirirken soruyorum !
ne gerçekleştirdi tüm her şeyi ? üstelik aynı anda





13 Aralık 2016 Salı

Cilt İkİ

görünen içi geçmiş parıltın
yorgunluğuna meblağ 
 
 bu kaçıncı siftah ?

çatlaklarının içlerini doldurduğunda pullar
hatta bir anlık kendini unutup gülümseyebildiğinde aynaya 
 eminim geceden gençsindir hala
..sadece bu yüzden hazırlan
 
 tembellik eden ruja hayıflar sırala 
çünkü dansa kaldırılabilir sıradan bir geceliğin dantellerine yazılar .. 
 
 tül başkadır , çoğunlukla hür maksat !
 
ihtiyar adımlarınla sabaha karşı
ilk anahtar

kapıyı açtığında
seni karşılayan  / sen tuzakta
 ya da
 hıçkırarak ağlayan oyuğunda
böylesine dinmişken
dünyaya söylemeye çalıştığın ne  ?
 
 
 



10 Aralık 2016 Cumartesi

Savrulmuş Boncuklar Dışında

yerin himayesine bahşiş olarak
  eklem boyasıyla dizlerine
bir çift dudak çizip
yürümeye başladığında
 .
yerin
dejenere geoit nevalesinde
herkesin sarsıldığı ve kimsenin aksamadığı bir kasırga başlar..
.
bu hareketlilikte
haz , avcunun içindeyken
tutabildiği her şeyde
beynine geçirdiği tırnakların gerçeğini örterek
kırışmış gözkapaklarına bir duvar çizer
 .
 duvarın 
çalınmış tablolarının izlerinde 
herkesin sarktığı ve kimsenin düşmediği bir pencere  
 .
o pencerenin önünde
dengede kaldığımız süre boyunca
dizlerindeki dudaklardan ve gözkapaklarındaki duvarlardan habersiz olan sırtına
şehvetin betimlediği
anı çiziyorum 
 .
ne ki
yere savrulmuş boncuklar dışında 
kasırganın yuttuğu bir şey yok
 .


1 Aralık 2016 Perşembe

İf - Çiylerin Emri Üzerine




pencereler sat
günde bir defa ay'a 

tam takırla çan çalın
ıslak dudak ıslık çalamaz ! 

sendelenen çağa
tutuşturulmuş yoz veba
uydularını satıyorum ya
günde bir defa pervaza
..


sis:

aynı hizada gelişigüzel sıralanmış taşlara basarak
ağır aksak uzaklaşan
yanılgıyı öptükten sonra
kendine ait olmayan bir sırtın çillerine biat eder

çiylerin emri üzerine !

nasıl oluyor da sisin içi bu denli rahat
anlayamıyorum ..


belirsizlik düğmesini iliklerken gölgesindir
söv de sindir hepsini .. ben ışıklarını gölgeledim

kırışıklıklar suyun
orada
sarkık ayakların çıplak uyur
kostüm; balık kuyruğuydu

sadece düşünceler ve kendi ayak seslerimin olduğu kanyonda
bir düşüncem , ruh gibi kendine vücut buldu
ne zaman bir madde olduğumu farketsem zihnimde dolaştıklarını görüyorum

o , benim ayak seslerimden daha yavaş bir ritimde yürüyor
ben , birine bir şeyler anlatırken daha hızlı hareket eden biri gibiyim
o , birinden bir şey dinlerken daha yavaş hareket eden biri gibi

ne konuştukları konusunda ise hiçbir bilgim yok
aynı çemberde kendilerine özgü ayrı ritimlerde dönüp duruyorlar

bir süre önce onları kanyondan kaybetmeyi başardım

ama şimdi ise yine bir maddeye dönüştüğümü farkediyorum
ölü yazarlar üzerine yemin ederim ki
şuan dans ediyorlar..