31 Ocak 2015 Cumartesi

öyle bir düşersin ki arkasına
 
yorulmazsın
sisin içindedir tahminiyle yakınmazsın bile yürürken

sisin içinde kalır sadece umut

ama ne yazık ki ! yoktur
 
sisin kalkmasını beklersin her adımda
kalkmaz sis
sisi unutursun
fakat yürümeyi asla

sis de ne sis ama



kesik diz
ve milyara vuruyor rakamın hızı

kata çıkıyorlar
duyuluyor

 




kuz

suratına çarptıktan sonra suyu
bocalıyor

en az bir balık kadar hayatta  

doğru donuyor reddinde
 hasatlarında çürük bir elmayı adımlıyor kurtcuklar

sayıpta eksikleri
güvenden çıplak çıkıyor kapıdan

baştan kokuyor
dünya



30 Ocak 2015 Cuma

tünel kalabalığına bir soru sordum ?

sık sık
rüyalarda dolaşıyorum
sen kadar soyut olduğum tek yer
bir şey bekliyorum
 tren , araba ya da bir gemi 
beklenilmesi normal herhangi bir şey de olabilir

her ne bekliyorsam  
imgeleşmiş şekilde sen çıkıyordun bir kenardan 
sen geliyorsun 
 seni bekliyormuşum-a dönüşüyor her ne olursa olsun beklediğim şey

 başka bir rüyada bir şeye can sıkıyorum
sen dışında bir buhran
mesela kırılmış bir sigaraya
mesela beni anlamayan bir insanla yozlaşırken geçiyor konu
arka planda beliriyor
konuya dahil oluyor ve beni çekiyorsun oradan

birilerine kızıyorum bir başka rüyada
misal bir gürültüye ya da mantıktan uzak bir insana

karşıma dikiliyor , durduruyorsun rüyayı 
kasılmış yüzüme asıyorsun suratını

tam anlatmak istiyorum bu durumu
bir başka rüyada
 
savaştayım
bir engelden geçmek zorundayım
bir iki adım fazla zıplamak gibi

sanki bir sınır
geri dönüşü olmayan bir sınır
savaş sahnesi dönüyor ambiyansta
birden avcuma destek veriyor avcun
 beraber atlıyor oluyoruz
savaşın ortasında
 
ne ki
bilincim açık
 rüyayı yönlendirebiliyorum 

birden fırladığında rüyama
rüyanın sahip olduğu konudan ve duygudan çok uzakta
hoş geldin diyorum her geldiğinde
bana katıl
üzülme bir şekilde devam eder rüya 
 hala birlikte yaşadığımız bir dünyadır burası
ve inandırıcı olsun diye zamanı geldiğinde uzaklaşıyorsun yanımdan
sonrasında tünele doğru yürüyorum 
tünelin içi kalabalık
ama içinde ne olduğu belirsiz bir kalabalık

her defasında
oraya bir soru soruyorum
ses gelmiyor




29 Ocak 2015 Perşembe

madde benzemez !
buna inanıyorum ve sisli bir tezim var
 
ne kadar gergin olsam da uzayında
 senin sadece sen olduğuna inanıyorum

hala !
 
 herhangi bir benzerlik beni yürütmez yanılgıma
fakat 

yansımalar benzer !

bugün bir maddenin cama yansımasındaydın 
sen olduğuna inanmadım
sendin 

o saatten sonra hiç konuşmadım



bir şişe şarap 
fazlası değil


28 Ocak 2015 Çarşamba

henüz ne yapacağıma da karar verdirmeyen uyuşukluktur
bu şarkı

bill fay 










27 Ocak 2015 Salı

Gurablista'da 1000 Numaralı Raf

toza üflediğimdeyse 
kendimle övündüğüm bir işe dönüşüyor bu rafta uzay
palavralar sıkıştırdığım rollerdeki raflardan hiçbir şey taşımadım buraya
kurdelası güzel bir elden tebrik olmalıydı

öyle ki yazı ve kurdela dışında boş bir raf


26 Ocak 2015 Pazartesi

toza üflendiğinde 
çoğu şeyi korku kirletir
eylem değil

uzun zaman yorgunluğundan sonra
kumsalda değil kuraklıkta bir gerçeğe uzandım ..

o'nu bir metre zaman aralığından izledim
onu tanıdım
onun öğrettiğiyle kendime sövdüm
o
en uzağa yerleştirilmiş hiçliğin - burayı nasıl gözden kaçırırım-lı mayını

tuzağa saniyelerle ilerlerken 
maksatını aşmadan hareketliliğin
varıldı apaçık kamufle mayına

güzel sansürdü , güzel kandırış

ruhumun ilk adımını seyrettiğimde
kanatlı bir sevinç boğuldu toprağa

basıp , ölmemiştim

ama o gerçekte
 cansız siyaha boyandım baştan sona
ve burayı nasıl gözden kaçırdığımı hala anlamlandıramadım
kendimi neden uzak tuttuğumu
 neden en ücraya sakladığımı da
bilinçli bir şekilde yapmışım gibiydi
çünkü bir ihtimal değil
öyle keskin ki
başka bir şey kokmuyor
orada ilk dansım uzun sürdü
her şeye istediğim gibi inanmışlığıma köpürdüm

kendim için güzel tuzak
ve asla patlamayacak

çünkü dansımı sevdi toprak
ve artık ne zaman bir çağrışımın peşine takılsam oraya götürüyor beni

o yüzden her zaman
uzandığım gerçekle yüzleştiğimde
kendimden özür dilerim

ama yine de
elimde olmadan
uzandığım gerçekte
yarattığım evrenlerin odalarını saygınlıkla dolaşıp çıkıyorum

çünkü
buna ben inandım
bunu ben gözden kaçırdım
 bir süre sonra
omzuma devriliyor , uzandığım gerçek
canlı bir siyah rujla
 kirlettikten sonra boynumu
diyor ki

yanlış yerdeyiz .. kumsala doğru gidelim





25 Ocak 2015 Pazar

duvarda karelendiğinde bir puzzle
bu puzzle ki
 
 tamamlandığında hiçbir şeye dönüşmüyor
 alyuvarlarında

işlenmemiş bir motifi boyasında taşırıyor
akabinde kaçmaya çalıştığın bilincinde kavrıyor bir başka eli
 
şehirden yansıyan bir ışık puzzle ' ı yok ediyor
ve italik bir el yazısı okunamayacak kadar titriyor duvarda

korku dolu ve başka çağa ait bir cümle
 
gözbebeklerini genişleten çivilerle
dingin bir seyir

her şey hareket halinde
bir yerlerden geliyor 
ve nedense hep bir yerlere gidiyorlar
 
canlılığı doğrulmuş sandalyeden
masanın üzerine doğru dalgalar
 
ayaklarını sallandırdığın yerde
hayaletler
 
yeşil bir boyadan farklı bu kez
canlılıkta hepsi sana küs
 
çivilerle sıkıştırılmış mekanizma 
dürbününü aldığında eline 
bir korsanla selamlaştıktan sonra
misinası kopmuş bir oltayı çekiyor

koy kaos
anlatılan en utanç






24 Ocak 2015 Cumartesi

beynimdeki treni kaçırmadan
tüm koltuklara bu geceyi satacağım

bir kaset takacağım ekranlara

sonra elimdeki kamerayla
gideceğim 


ben ilerledikçe izleyecekler

neptün'de tarlalar sulanmıyor artık
şırıngalarda besili bir karga var





23 Ocak 2015 Cuma

bilgi !
tiz sesinle kulağıma suçluyu getir
 
benim yargılamam biraz sonra
ne yapmak istersin onu 
 
karşısında yüzünü hasat ettikten sonra
 ellerinle bir yumruk ?
kalemde traşlamak ?
 kalmak yanında ?
 
neyi çağrıştırıyor bu suçlu biliyor musun

hayır bilgi !

sadece bir suçluyla değil getirdiğin 
sen hafta sonu mu çıkıyorsun yoksa sokağa ?
 
  bilgi beni dinle !
bana bak !

çantada yer vardır
çantalarsa başka yere


22 Ocak 2015 Perşembe

periyodik cetvellerde 
imgelere dönüşmüş
ağrılar buluyorum



kıyıda filleri kemiren kunduzlar arasında bir mizah
pireler yorgan yaktırır

doğurganlıklarını koruyup 
bu dünya için 
daha güzel uykular

kimyasalsız


bilinç açık bir şekilde yatakta bedeni uyutmanın nedeni 
her neyse
uyanıldığında 
altın avizelere 3 liralık ampullerden takmış gibi hissedilir
 
şarkımız karda tren
 
 
 




17 Ocak 2015 Cumartesi

Doğu

sorgusunu önemsemediğim mavralarda
yanı başı sanrısı olarak işe aldığın
yüzleri boyuyor
sarı taburesinde batısı aklımın
 
nerede durulabilirliğini sorun halinden çıkartırsam eğer
 bir parke kırığına bağlıyorum gemileri
 
olası ki
oranın kuzeyindeki birikinti bu mevsimde donmuştur

ve canlılığa dair hapsedilmiş bir kabarcık yükseliyordur birleşime doğru
ayırt edici sertliğiyle
 
hırsızı arayan paranoyam
kül izi düşkünlüğüme bulaşmış bir kiri ovalarken
beni yakalıyor
 güneylerime yalın ayak düşmeden önce sen
 
öncelikle incitilmiş öncü bir düşünceye ihtiyaç var 
ne ki dizlerinin razılığı övülüyor borç aldığım alkışlarımda

soğuk bir iklimde titriyor nefesler
herkes korkmuş
afallamış bir aptallıkla çarpışıyor genler
 
güneşe
ne söylediysen 
sanırım doğarken söyledin
 
 





16 Ocak 2015 Cuma

bu şey ki
aşamalarını doğru sıralar iştahımda

rıhtıma doğru kucaklayış sahnesinden örülü bir antikoru kemirip atar önüme
 dişlerimi sevdiği için
dudaklarını kemirmez bir yanlışla yürür
burada büyülü her şey
kapı arkasında hala yazılı romf

gülümsetti




15 Ocak 2015 Perşembe


anlık kararla valizlenmek
uyuşukluğun zımbasından fırsat buldukça bu anlığın nedenine uzanıyorum
yakaladığımda bir defa daha uyuşturuyorum beynimi

üstelik bu defa duvara da not asılmamış
beynime valizleniyor tüm her şey
fırsat bulup tüyüyorum

kulaklarımdaki yarattığım orkestra 1800 ' lerden 
ve bu şehirden ancak başka biri olarak yola çıkabilirim  
böyle bir neden duvara not edilebilir







güzel meziyet



14 Ocak 2015 Çarşamba

balıkçının kumarda ve kıstasta yönünü kaybettiği bilinir
o gerekçesiyle 
o'nun çevirdiği doğru yöne koş
 ayaklarını düşünme ayakların zaten yok

ruhunda çatlaklar yaratan sinirle gevdiği çürük dişine gir o'nun
orada solu ama orada yaşama

o' nu 
korkusunun yarattığı uyuşuklukta bas
yarı baygın izle ve dönüştür dizlerindeki cenine seni

o'nun
zift kokusunu andıran beynine karış
 
yaralar
 sana kuru , ve yolun sigara yaktığı
yaz mevsimini çağrıştıracak
anımsadığında kenarlara çıkaracaksın balinaları



o büyüden anlamaz 
yarı fantastik cadıyı oyna

kalıplara döktüğü günleri vardır o'nun
ara sıra çimento üzerine kazınmış tarihleri oku
tellere takıldığın izleri de selamla
 
o'nu kurtarmış gibi yap
onun zamanında epey geciktin
bir özür sıkıştır öpüşüne 
onun dudağını düşünme henüz senin dudağın yok

o canavarlarnı beslerken
tinde sallanıyorsun sen
hangi bedenin içinde olduğun hesaplanamaz 
akıl yürütmeyi severken o
sen bu çıkmazda hareketlenmelisin
 
bir tanıyla çık sudan
 
 


açıkların
jargonu bozuk bir gemiyle neptünde

dürbünümde dikizlenmiş zamanı
yavaşlattıkça aklımla
daha güzel yürüyorum
peşlerinden

sırıtıyorlar
 karada veya denizde


pazar sabahlarının kente kattığı ilçesellik hali
bu analizi 
herhangi bir şeyde kullanabilirlik çok güzel

geceyi planlıyorum 
ve neptün sırtında karıncalar besliyor
neredeysen oradan yüzmeye başla
 
tahminliği geçişlerimde değiştirebilirim
 
 
 
 
 

12 Ocak 2015 Pazartesi

yağmurda solucanlar toğrağın üzerine çıkar
 
gökle anlaşmam
öyle bir çağrışımlanmış onaylamadır ki
huzurlu hissettirir
 
her şey yerini bulmuştur
sıra sizde
domuzlara selam
 
 
 
 
 
 

11 Ocak 2015 Pazar

bence bu dünyanın yazarlara ihtiyacı yok
kesinlikle bu dünyanın
galibarda kurusunda yaşayabilen hücrelere
ve dayanıklılık noktasında
bilinç sömürüsüne ihtiyacı var

alkolün beyinde yazdırdığı şiiri henüz kimse not edemedi

dipnot
kırağı adlı şarkıyı yaptıktan sonra
balık anahtarlığımı kaybettim
şaka değil  




10 Ocak 2015 Cumartesi



ayak uydurmak gerekiyor sadece
yanında yürümek için dünyanın
katlanmaktır bir nevi bu yola
tersten yakmaktır sigarayı

zokada bile olsa balık
çekeri yoktur misinanın
suda yansımanın anlattığı gibi
teknede sarhoş matarayız

dalgalar çalar şarkıyı
bildiğini söyler deniz
nefes alış nedenin göklerdeyse
sığlığın gövdendedir

ve sövsem yeridir artık
bir çayla bile özetlenebiliyorken yaşananlar
aksilikler içine atıp bari gecede karıştırma beni

çoğu her şey dizginlenir ki her şey döner başa
ne demiştik artık bir çayla bile özetlenebiliyor yaşanan
artık konuşan da aynıdır susan da
bu masada çatlamış bir cam
yüzün orada , bugün onunla konuşacağım

bilinir ki kapılarını açmayacak elimdeki anahtar
sabahlarına da uyanmayacak aklımdaki mürettebat

gemide kaptanlar
mültecilere sigara uzatmazlar
zaten artık bir fırtta da aydınlanmaz yüzün

arabalar saydım
eski bir bankta
oyalandım
geç kalmıştın
yarınlarıma & yalanlarıma
gerekli bütün açıklamayı yapacak bir doğaçlamadan bahsediyoruz

8 Ocak 2015 Perşembe

magma üzerine bırakılmış tabakada
yarı akışkan sevmediğin bir işi yapıyorsun
 
radyoda sevmediğin bir müzik çalıyor
duyduğun kadar dinlemiyorsun
 
tabağındaki pasta çatallanmış ama tatmamışsın bile gözünün ucuyla
 
arsada yükselen betonlar içinde bozuk bir ampülle meşgulsün
görmek istediğin bir şey yok 
ama karanlıkta canavara dönüşebileceğinden korkuyorsun
 
bir zararla
kesiğinden kaçmaya çalıştığın yarayı izliyorsun
 
vardığın yerde tanıdık bir yüze merhabanı fırlatıp
uzanıyorsun 
merhabandan daha yorgunsun
 
daldığın uykuda tebeşirlerle numaralar yazıyorsun kapılara
 mevsime inat başka bir sana sarılarak
 
bağırıyorsun
yüzün 
kasılmış çizgilerin dalgasıyla savuruyor tekneni
dalgayı savunmuyorsun

kesilen elektriği koltuğunda elinde bir sigarayla karşılıyorsun
görüyorsun
beyazın içindeki yanan turuncuyu
 
dokunabiliyorsun
ayrıntıya kadar görebiliyorsun 
çenendeki birikintide
bir balık yan yatmış duruyor
çırpınmıyor
kurtarmıyorsun artık
 
endişenin yıldızları kayıyor tavanında
 birden kayboluyor
sigaranın bıraktığı
ağzında o kalan tat

çevrilmişsin


diz 


7 Ocak 2015 Çarşamba

bu ilk adımım 
bu ilk merhabam

yıla yönelik güzel bir albüm
sindirilmede


6 Ocak 2015 Salı

mızıkamı buldum
 
ve sürekliliğini sağlamaya çalışan solucanlar için bir önceki yazıyı yazdım
şu göreve dönme fiili zırvası
aslında bu kıvrılanları tamamen temizlemekti
kapının olmadığını söylemiştim
anlaşmayı bozmayın

size solucan olduğunuzu hatırlatan
her zaman bir planım vardır

 
 


görev ihlalleri
cezalandırılmış hissini
doğuruyor

öyle yoruyor ki 
aklım görevime razı

sanki bir anlaşma
sanki bunun için varım

nemesis kazandı


dağa doğru şöyle üçbeş saniye
 
anlatımına dair kristal kesiği
 
kırık divit nüshada yan yürüyor





5 Ocak 2015 Pazartesi

aksiliklere karşı yan yatmış
bir gemiye sırtım
 
dizlerimde hırsızlar
 
senin sırtından çalmışlar seni
yenilik patavatsızlığında
 
 beni anlamayan bir tanrının evrenindeyken
bağışlanmam gülünç olurdu
 
 buz üstünde olsa bile transatlantik
 
artık
 gidilebilir
 
elbette
sessizliğe getirisi yok etrafı dinlemenin
 
her şey olup bitecekli cümlede
sağırdım zaten
 
sen de
seni anlamayan bir tanrının evrenindesin
ağaçlar seni sevmiş
 
bir boş bulunmuşlukla
artık affedebilirsin de kendini
 
bilir gibi masalların sonunu devrilirsin yatağa

artık suya düşsen bile üşür balıklar
bu şeye benzetmek istemezdim
ismin kırağı
 




kutudakiler düşme bahanelerini koya asmasın
 
bu koyda
ölçeğimiz yarım asırlık
 
hem yolu da sevdi
yürümeyi öğretiyor bana
 
yüzmeyelimden uzak bir kelime
birkaç şehrin buluşması yüzü



4 Ocak 2015 Pazar

pazar sabahları zırvası
kahvemde 10 şekerle hazır
 



3 Ocak 2015 Cumartesi

bozuklarını saydığı
bir nevi koltuk
kemirdiği boşluk sıralanınca ortaya çıkan kalıtsallıkta

tasarladığı gibi eksik çıkmıyor
küçük molalar verip
bir parşömene yazıyor kaldığı yeri

hafızası kumarda kaybettiği son parasında takılı
ne ki masayı hatırlıyor

ayağa kaltığında
radyosunu makasla bozup
ceplerini arıyor

bir sigara çıkartıp muma doğru yürüdüğündeki gülümsemesi
radyoyu bozduğu sinirle soydaş

şanslı sayılır
ortada bir ses yok
yaşadığına dair parkedeki mizahi sesleri hala duyabiliyor




1 Ocak 2015 Perşembe

bahçe bir savaş

zafer
bu bahçeyi
gün boyu budamak

bağlamda çözülmüş bir sonuç
savaşlarda müjde vermez divit