28 Kasım 2016 Pazartesi

Prangaya Karşı Güdünün Yansıması

bugün sana
hiçbir şey ikram etmeden
 kendini hatırlatacak
 koltuğuna oturtayım
.
kendini hatırladığında bana bir sigara ikram edersin ..
.
..rahatla
ama bunun yanında gergin eylemler de istiyorum
.
önünde bir masa var
masada ahşap kutu
 kutuda bir düzine delik var
ve kutunun içinde bir düzine ip
.
ipler senden renkli , çeşit çeşit  
.
iplerin uçları sana doğru çıkık
görüyorsun !
şimdi birini seç , sadece birini
seçtiğin ipin diğer kalanını kendine doğru çektikçe göreceksin
seçtin ?
.
hızlı bir şekilde kendine doğru çek 
ama unutma en hızlısı bile uzun zaman alır
.
ipin her çıkan kısmında
ayrı bir haz var
gördüğün ve yaşadığın mükemmel şeyler değil mi ?
.
ip artık senin 
istediğin şekilde mola verebilirsin
keyifsiz , mutlu , hareketli , isteksiz , kaçmaya çabalayan şekilde de eylemini devam ettirebilirsin 
ip senin
ama unutmaman gereken bir şey
 ip de seni tutuyor
sanırım ip için de masada bir düzine insan var
.
ama güdüsel ipi yaşama isteğin bu bilgiyi erteliyor değil mi ? 
.
öyleyse biraz daha kendine çek
şimdi de güdüye yenik düşüp
sona varmaktan korkuyorsun değil mi ?
.
gerçek sana çok yakın
durma , devam et !
.
her eyleminde sana yaşattığıyla beynine kazınıyor
güzel , çirkin
.
ama bir saniye
sona geliyorsun
.
farkettin !
.
haz , gürültüye dönüştü
ip ses çıkarıyor
ipin ucunu bırakıyorsun, haha ne akıllıca bir davranış !
.
ama güdü sinirlerinde uslanmaz bir savaşçı 
güdün senden bağımsız sana ipi tutturuyor
artık ipi sen tutmuyorsun !
.
kendini buldukça koltuktan kalkmaya çabalıyorsun
ama ayakların da prangalı 
yoksa pranga ipin güdüsü mü ?
.
bunu hissettiğinde kendini tekrar kaybediyorsun
.
ne ki ip henüz tam olarak kutuyu terketmedi
şanslısın
kaosun içinde umut senin tek yoldaşın

umut neyi kapsıyor ! bahsetmeni istiyorum
ipi kendine doğru çekişinin ilk anlarını mı ?
.
öyleyse bu aynı zamanda ipin sona geldiğini gösteriyor
ne acı
.
tamam rahatla ama çok az daha gergin eylem istiyorum
ipi tamamen kutudan çıkaracaksın
.
evet böyle
ip sana zarar vermeye başladı öyle değil mi ?
sanki keskin bir aletle elini kesiyor
rengi gözbebeğini uranüsleştiren bir ışığa sahip 
ve beynine yerleştirdiği çıkmaz yol tabelası seni korkutuyor
daraltıyor , kendini kaybediyorsun
.
hadi !
bu senin kararın
.
devam et !
.
ve nihayet !!
.
 şimdi sadece rahatlayabilirsin
harika bir iş çıkardın
.
neye benziyor ?
sönük değil mi , rengi bile tanımsız , her şey yalanlanmış gibi 
.
şimdi ayak bileklerini yokla
bu senin hissettiğin ipin prangasından kurtuluşun
.
dur bir saniye ! nereye gidiyorsun ?
.
oturmalısın , henüz kendini hatırlama seansın bitmedi
.
peki dolaş ! savaşmayacağım
öyle ya ben bir ip değilim , prangam hiç olmadı 
.
ne yapıyorsun !
ipin , elini kesen keskin aletlerinden mi yakınıyorsun  
sanırım hiçbir şey anlamamışsın !
.
şimdi de uranüsü mü bombalamak istiyorsun !
lütfen öz'e dön
.
yapma
neden ağlıyorsun !
oysa tabela mukavvadan 
.
lütfen otur şuraya
daha da çıkılmaz yapma

başka bir ip seç
ne oldu ?
korkuyor musun ..
.
tamam , kutuyu açıyorum 
birbirine benzeyen bir enerji açığa çıkıyor değil mi ?
.
güzellikler ve çirkinlikler
 seçimler  ve dayatmalar  
hepsi bir arada
.
bu görüntü 
dürtülerin getirisi olan yakınmaları aşağılayarak
kendini hatırlamanı sağlayacak 
.
 bak !
.
hatanı özümse
hatanın getirdiklerini değil 
.
öz'e in
en başa
kararına küfürler savurma
diğer ipleri de çıkarsan aynı getiriler ve götürülerle karşılacaktın 
.
bu çıkmaz
sadece prangaya karşı güdünün 
yansımasıdır 
.
ne ipi tutan sensindir
ne de prangayı bileklerine geçiren kendidir 
.
beni anlıyor musun ?
.
şimdi daha iyisin ,
.
kabukların güzel görünüyor
küçük gözbebeğinle tabelayı ateşlemiş , koltuğunda oturuyorsun
.
 bana bir sigara ikram etmen dileğiyle 
boş bir akvaryumu yemliyorum 
.









25 Kasım 2016 Cuma

Yatık V & Ortasına Nokta

ayraç hafızalı beyinlerin kitaplarının önyüzüne sıçrattığı nar lekesini karalamakla uğraşan 
epey kızgın bir meteor parçası
 
  fırsattan istifade 
yalpalayarak
sabahın kapısına doğru merdivenlerden suçlulukla ceplerini yoklayarak çıkan bir gece
 
sokakta duyulan
 mühletlerin müddetlerle konuşması 
uzlaşmadan uzak
 
tuzağında biriktirdiği çıkmazlara gönüllü olarak gelenleri kabul eden makinalar
 
çıplak ayaklarıyla hilesinin nabzını yokladığı izler peşinde olan gölgeler

 yatık v 
ortasına nokta 
 
-  ama bu uykudan kaçırılıp aynı zamanda rüyanda karnını gıdıklayan tepeleri aşamam






24 Kasım 2016 Perşembe

Fa


mühim sirkte
aklını çelen
öğütler kimden ? 





buy me a bottle of wine and send it far on airmail express
I'll drink it all alone inside my home by the lake and this mess
and I, thank you, for not leavin' in the night,
and at least sayin' goodbye and lettin' me have my dignity right
and I know I'm just a little sad bastard makin' a mess
of this stupid little story that's dancin' in my head
but when I, wake inside my bed,
and you're gone

23 Kasım 2016 Çarşamba

20 Kasım 2016 Pazar

Seyrek Ağaçlar Arasında ( San Choov'a Sevgilerle )

san choov'un yüzü 
 krizlerine mahcup gözeneklerinde çırpınmakta olan 
gerçekliği kırıştırır
ve çatık kaşlarının altında bile
mucizevi bir şekilde her zaman bir gülümseme bırakır
fakat ne yazık ki
 bu kırışıklık ve gülümse
Dekadanslar tarafından hüznün asil donukluğuyla ondan habersiz bir biçimde
onun yüzüne makyajlanmıştır
.
O ,
  .
yalın ikilemlerle
doğurduğu eğimde
seyrelmiş ağaçları için 
devredilmiş bahçelerimden çiçekler getirmemi ister
.
dizlerine sardığı göbek bağlarıyla uyum sağlayamadığında
vaktimin bolluğundan yakınırım
.
bu yakınma aynı zamanda topladığım çiçekleri birbirine bağlayan bir iptir
.
O
bir süre sonra
ikilemlerinden arınmışçasına
sirenalar tarafından omuzlarda taşınmaya başlar
.
seyrek ağaçlarının arasında 
bir kahramana dönüşmüşçesine
topladığım çiçekleri
dallara tek düğümle bağlar
.
bunu o kadar çok yaparız ki
ağaçlarının arasından geçerken artık birbirimize çarpacak raddeye geliriz
.
o an 
 temasın kaçınılmaz hipnozu kaşlarını çatar
çırpınmakta olan gerçeklikse gülümser
.
kulağımda
dekadansların sükuneti
 ellerimde boya
 .



R v L

gülümse yeterlidir




Dina, you took me by surprise
How was I supposed to know that our intentions would collide?
A wave of infidelity locked deep within your two-tracked mind
A wave of opportunity embargoed by your jealousy
Consummate de-facto temptress, stimulated tyranny
Simulated chivalry within hyper-reality

Dina, you merciless adulterine
Sanctioning austerity to split popular unity
Disorder and liberty, no sense or sensibility
Occupation therapy in a colony of dignity
A narrow strip of heartless rites and a multitude of human wrongs
A decisive day for a murderous kiss
A derisive way to end a song

Dina, my hands are all I have
Dina, no puedes volver atras

18 Kasım 2016 Cuma

Kalligram

 natüralistler bırak kalligram kursun retinanın alengirli merceklerine
ben , metal sakrallara sürrealizmin gerçekliğini yamayacağım

önce
doymuş suratının asık katında aç çivilediğim faraziyi içeri al

teşekkürler , çok kalmaz





 farazimin elinde aklı çelinmez bir lavinya var

fakat ne acı , bugün senin kadehlerinde hiç su yok

 bu ses de ne ?



17 Kasım 2016 Perşembe

şşh .

 dün gece 
bütün argümanlarımın
 ayaklanmalarına ,
 beynimdeki çamurda düşe kalka ilerleyişlerine
ve
önlerine gelen her sinapsı tekmelemelerine şahit oldum 

ne kaostu ama ! üstelik neptün dönüşü
 
zeplin . askıdayken
palavrayı doğrusu üzerinden sürükleyince
karayı parçalamak bile istedi

bir film açarak sakin kalmayı yeğledim

  dün gece tam olarak ne olduğunu 
bana söyleyebilir misiniz ?
 
--

- filmimiz -

aloys ( 2016 )
benim repliğim

ilk sefer hep sancılı olur
ama unutulmazdır
en kolay yolu
alnını duvara bastırmaktır
sonra bizi hayal et
duvarın diğer tarafında buluştuğumuzu
misal duvardan ormana doğru
seslerimiz bir görsel yaratır
kelimelerimiz hareket ederek onları kurgular
hayal etmenin yanında duymak da en önemli şeydir
düşüncelerimiz arasındaki arayüzdür
teknik olarak konuşursak
yürürken telefonla konuşmaktır


-şarkımız-
 




 

16 Kasım 2016 Çarşamba

Kim ?

 yüzüme saklanmış krizden
 tenine açılan terekte
yüzün tarafından dağıtılmış akrilik bir iz
 
izin takibinde
diviti rahneye fırlatıldığı kadar haklı bir sav

  geniş halka müşkülpesentleri arasında
kesinliği vidasından kurtaran zarar
heterotopyada kararı aşağılıyor
 
vakit buldukça  
ara sıra beliren peltek keyifsizliğini susturmak için 
dudaklarımın kenarlarına yerleştirilmiş piyanoya uzanan ellerinden 
son notayı kapıp
nabzına doğru vivaldi'yi sürükleyişimi anımsıyorum
 
akabinde
havaküreye uykumu gelişigüzel asmışlığım geliyor aklıma
ödün patlıyordu yağmur yağacak diye 
 
kahvem soğurken 
neptünün sınır çizgisiyle vedalaşıyoruz
çünkü asla oradayken kelime toplamam
 
her şeyin suya döndüğünü hissediyorum
 
suya düşüyor gölgen
üstelik ıslanmamışsın henüz
 
 
 
 
 
 

 
 
 





 


 
 
 


15 Kasım 2016 Salı

En

mat alışkanlığın zamazingosu
rengini bulmak için
devrini , hiç uğramadığı alışkanlıkları yoklamakla geçiriyor
 
ama sanırım şimdilik
 özünde bir renginin olmadığı gerçeğine anımsayacak sakinlikte değil

o , kendini hatırlayacağı vakte kadar bu müziği çalabilir
ben , o vakte kadar renkleri benimseyeceğim
 

14 Kasım 2016 Pazartesi

Bu Gece Ay'dan Kimseye Söz Etme


-


yarısındayım gecenin sen de yarım kalma bak
topladığın taşlardan ölü doğdu topraklar
korkarsan , nöbetlerimi çıkar tozlarından
gecenin son kibritini aydınlat sigaramda

güneş vurunca perdene her şey yolunda mı
sen uyandığında ben görünmezliğin solundayım
bütün insanlığı öldürdükten sonra susup
ihtimal bir odada hapsolup soluklarız

doğrusunu çevirmem , anlattığım tek bir dil
boynunda ölen tanrıma sorsan bile bilir
kin ve biraz kırışıklık getirdim
ışıkları kapatınca yokluğun dile getir

bu gece ay'dan kimseye söz etme
saçlarında uzuyorum , yine de yetişemem
çünkü zor sana senden söz etmek
bu gece ay'dan kimseye söz etme

bir harita ver bana , bu gece yolun uzun
iyi dileklerinden sonra gelmemişti bana huzur
yalnız değilim , anlatarım buyur otur
konuşuyorum beynimin labirentinde seni bulup

bak bu olayın bu boyutuna da tapıyorum
uyandığında bana uyku sana hüzün dahil olur
ya da saçlarını bana dök , utangaçlığınla konuş
burası sahil yolu , kumsalına varamıyorum

rendelenmiş ütopyamın , baş karakteri sensen
hareket halinde olur bu evrende her şey
kireçlenmiş odanın duvarında yarım kaldın
tamamladım seni puzzle'na kuşku katıp

sen senaryonu oyna rol yapmana gerek yok
beklentilerim kayboldu , uzadı bu koridor
rüya tarafından süslenmiş bu uyku
seni getirdi , kapıyı açmayı zorluyor

13 Kasım 2016 Pazar

Ay Devriminde Vals




Old Johnny he's seen mermaids
When he ran aground
They carried him ashore
When he was sure to drown
They say old Johnny's mad
Seawaters turned his head
But he alone survived
All his colleagues dead
Old Johnny's seen King Neptune
In the wildest storm
He alone survived
While sailing round the horn
He carried him to safety
While all around him died
Now Johnny's telling stories
At the old portside
Old Johnny's been at sea
60 years or more
He's sailed a million miles
And fucked a thousand whores
He's heard King Neptune sing
He's heard the mermaids cry
They'll take him out to sea
When it's his turn to die

Taç

 ayaklarına uzanan
sis ihtişamıyla ağır rıhtım
 ve
 sonbaharın vişne ağaçları arasında uyuklayan yüzünde
 sabahın körü bir allık 
eğer tanrıdan bihaber övünürse mukaddesler
güneş dağa haddinden fazla sürter
 
zihnimin ceplerinde ellerimi yontarken bir mühlet

boş livarın özrüyle
yüzüm yalnızca gemici düğümü sadakatimi atabilir hikayenin önüne
şaşmaz ve kâfidir







 



12 Kasım 2016 Cumartesi

Arvo

auramda - biraz başka koy'a gidelim telkiniyle sarsılarak uyanmak
bilet ortağım ve aynı zamanda valiz ritüeli balığımı neşelendirmeye çalışan yolda
 anlık kararlarla birkaç yüz kilometre 

camdan ya durağanlığı hareket ettirecek
ya yansımamı uyutacak
bir playlist bocalıyorum

ortak neşelenmiyor
şarkımız liste başı çekiyor



11 Kasım 2016 Cuma

Bir Yaklaşık ( Tepe Kamerası Ağzından )

 misina sıyrığı ve solucanları kancaya geçirirken aşınan elim
döngünün kronometresini burada sonlandırıyor  
 
şu bant kaydı kasedini sansürlemeden alacak eldivenlerim nerede  ?
 buradaymış

-
tepe kamerası
gurablistanın en sivri dili 
ve teker patlatan nüshasıdır

asla şu sağda balıkçı kostümüyle duran adamı düşünmez
 üstelik hiçe sayar
ve faydası için hiçbir kelimenin boğazından tutmaz 
hayır tam aksine nefes alması için
..
bir aya vuran seyir defterimde 
bir yaklaşık olması dışında bana kalırsa her şey tamdı
 
denklem her şeye rağmen postallarımla yeniden üzerine basarak söylüyorum muazzamdı
aynı zamanda ödülün inkarı da
 
hatta ve hatta 
son aşamasında solucanların da kancada yok olduğundan 
emin olarak 
sayacı sonlandırmak istedim 
 son olarak bunlar için de yoruldum
evcilleştirseydim neler olurdu acaba

motif ne olursa olsun
senaryoda döndüğü için bunun için sorumluluk alırım 

gelelim denklemdeki ağırlıklara
 
 teninde zımparalar olan delikler
sanırım hayatları boyunca ya çok sallandıklarını ya da durdukları yerin hareket ettiğini sanırlar
sürekli oynadıkları kumarda 
sandalyelerdeki kafataslarından nefret ettiklerini söyler
ve kemikler için süslenirler
kumarda kazıdıklarında anlam yoktur
kazıdıklarındaki anlamı sahiplenirler
ve hayatları boyunca asla bir yere ve bir şeye ait olmak istemezler  
modernizmin yenilikçi köleliği
düşün , asla bir yere ait olmak istemeyenlerin oluşturduğu bir moda

vasat , katlanılmaz , konuşulmaz ve ilerlenemez

onlara binaen 
varoluşçu deliklerse
kumarın oynandığı masanın altında
 kozları olmasa bile 
ellerinde herzaman kartlar tutanlardır
 
sandalyede oturan birinin
 sol eliyle (karpometekarpal-dan ) kartlara uzanmak için sağ ayağından destek almasında bile 
sağ ayağın yüzlerini okşadıklarını sanırlar 
tatmin olabilirler  
aptallıktan başka bir şey değil
 
tin eksikliği 
ve
çağın getirisi götürecek olduklarını zamana yayar
beyin sağlığı üzerinde bugünlerde neler olup bittiğine baktığımda
ruh biliminin senelerdir maddelerde şifa aradığını görüyorum
  kabataslak farkındalık bile 5-10 yıl sonrasının kaosunu görebilir
 
  herneyse
hileler tam zamanında yapıldı
solungaç görmediğimde bilinmezlikleri eşitliğin diğer tarafına attım
 
ağırlıklar ağırlıkları
ödül ağırlıkların 
 
ağırlıkları tut
ağırlıkları kaybet
sonra
ödül
..ödül inkar 
 
ödüle gelecek olursam
 uzun zamandır düşündüğüm bir olguydu
mükemmel bir ödül diye düşündüm
saydam ritmi evrene dönüşümlü olarak yayabilen 
aynı zamanda beynimde saygın bir yer bulup orada orkideler sulayabiliyordu
hareket edebiliyordu
durabiliyordu
taklalar atabiliyordu
dans edebiliyordu
evreni tutuşturabiliyordu
 
bazen olguyu onun kontrol ettiğini bile düşünürdüm 
 
inkarı 
teninde zımparalar olan deliklerle aynı nedeni savununca
 döngünün kronometresine saniyesinde bastım
o denklemin ortaya çıkarttığı kusursuz bir gerçekleşmeydi
o yüzden merceğin tek söyleyebileceği
- tanrı ıslığıyla ona ışık tutsun
 olur
  
tepe kamerasını yerine koyma vakti
sonra eldivenlerimi unutacağım bir yere koyarım

şimdi
evrenle bağımın mükemmel iş çıkarmış şarap molasında
 gnostiklerin ağzından yaptıklarımı dinliyorum
balığa gelince konu mizahla karışık ciddileşiyorlar
alaycı tavırları hoşuma gitmiyor değil 
beynimin suyun üstünde kaldığını hissediyorum
 
güzel sakinlik
tüzel boşluk


 
 
 
 
 



10 Kasım 2016 Perşembe

Meridyen Viyadüğünde Zenit Resitali


küsurat sesler
 jargon için
alıkonulmuş schopenhauer-la

 lotus yutarak temizlediğim enstrüman
benden bağımsız bir şekilde süratli çalıyor

kahve sisimde perdemin telaşı
arada sıkışıp meridyen boyayalım





9 Kasım 2016 Çarşamba

Çeyrek

.
zihnim
sarfettiği küfürlerle
soysuz evrenin içinde bütün emirlerine harfiyen uyan bedenimin karşısında
 .
 o yüzden 
bu gece
spontane gökle anlaş !
 .
 çünkü
sistematik bulguda
uyruğumu değiştiren narkozu
ilk günaydınla reddettim 
 .






8 Kasım 2016 Salı

Ray Tozları

bu
 .
 talan figüranların 
martaval maruzatları karşısında
tutukluk yapan saatlerin
 grotesk pilleri için yuttuğu
yandaş bir enerji 
.
kordonlar ulnayı dişlerken
  manzaranın ayartıldığı yönde sarkacı tutan bir yutak örümceği 
ağını kaldırarak
izlediği vagonları 
tembihliyor 
 .
ve
ay
yolu kaybetmiş gibi yaparak
ray tozlarını silmeyi düşünen kordinatlarında 
görüş mesafesinde ütülenen figüranları sansürlediği bir çağa ilerliyor
 .
kattettiği her mesafede
devasa kırıntıların birleşimindeki olguyu
sığdırabiliyor beyin repertuarına
.
yeteneği karşısında
son katlar şanslı diye düşünürken
düştüğünde suya
dibe varmadan aklanan hali için
ona bir çağ ısmarlıyorum
.
şarkımız sözlerinde göçebe
görselimiz tekrar
.


-


7 Kasım 2016 Pazartesi

Empoze Melodilerin Virtüozleri

yanlış bir eğimde durmuş küre seansında
olacaklar için doğru tahmin
  .
neptün seyir defterine de italik bir ilave 
--
doğaçlama sürat içerisinden
çitlere çarparak boğulan ivme 
kitlelerini doyuramıyor 
 .
sığ ve yoz bir ibrede ilerlemek 
 ancak
kökleri dışarıda ağaçları
çökmüş yolları
gece yanacak olan ışıkları
uzağın düşmanı olan telleri 
doğaçlama tabelaları
gösterir
.
gösteri herzaman büyülüdür kabul ediyorum
 .
ama benim gördüğüm
 .
stabil yankı aletlerinin 
tekrarlı bağrışlarında aksamış
  empoze melodilerin virtüozleri
 .
ve bugünlerde benim biletim bunun için fazla değerli
.
 bu yüzden
solucan mıntıkamı temizlerken 
san choov'un bir yerlerde beklediğini
ve beni orada takdir ettiğini düşünürüm
.
şarkımız
manidar çelme 
görselimiz odaklanıldığında bir film
.

 -




6 Kasım 2016 Pazar

Sanırım Orada

ilk yolculuğumda ulaştığım yerdeki keyifsizliği zapt edemeyince
 eve doğru yola çıkmayı eyleme geçirdim
bugüne kadar hiçbir solucan bunun nedenini tam olarak anlamadı
gittiğim yer için
 kuyruklu yıldızın ilerleyen boş mantosuna - derdim
.
 yol boyunca bir şeylere ramak kalmış gibiydi
yanlış bir şeyler olduğunu düşünmeye başladım
- bana dair -
.
çünkü evren tam anlamıyla kin kusuyordu
kepenklerde , kedilerde , köprüde , panjurlarda , kere-lerde
ve görünürde kimse yoktu
.
böyle anlarda
gözümü kısarak yürümenin mideme iyi geleceğini düşünürüm
.
ilk anahtarın açtığı kapıda
posta kutumda bir diğer kin kusan mektupları okumaya başladım
okuyor ve yükseliyordum
çünkü içerik tahminimde yatan bir şeydi
.
ikinci anahtardan sonra
odanın kapısını açtığımda
evren içerdeydi
 görmezden gelip ışığı açmaya yakın
tavan panın yere düşmesini izledim
.
hiçbir şey olmamışçasına
doğrudan son nüshamı açıp okumaya başladım
.
şu kaplumbağaları ters çevirip
zihnimin inanış biçimiyle dalga geçtiğim
.
1-2 saate yakalayabileceğim
bir pazar sabahı vardı önümde
.
o süreç içinde diğer nüshaları da inceledim
.
 pazar sabahının omuz hizasında
bu şarkı çalarken
beni gören hemingvay'in kahkahasını duydum birkaç mil ötede
.
elimle önümdeki koyu göstererek
nüshasını yemiş üslubumla
 - sanırım orada ! diye bağırdım
.
 kahkaha hiç durmadan ve bana doğru yaklaşarak devam etti
.
mataramı vermek için geldiğinde
 yüzümde evrenin kustuklarını görmemesi için
yüzümü yıkar gibi davrandım
.
nihayet mataranın tahtaya vurunca çıkardığı sesi duydum
akabinde uzaklaşan kahkahayı
.
su hiç olmadığı kadar durgundu
o uzaklaşırken arkasından sağa ve sola açılan dalgaları izledim
.
yansımamda kendini suçlayan bir çaresizlik vardı
.








5 Kasım 2016 Cumartesi

Karpometakarpal

 sabahın yumruğunda
uyanış
.
avcumda tinsel hezimetleri geceden sıkarak buruşturmuş olsam da 
şimdi
 bütün her şeyi tersine çevireceğim
kaplumbağaları bile
.
denklemi ,bilinmezlikleri ve mental ağırlıkları bütün olasılıklarıyla koşulladım
tekrarlar içerisinde beynimin siktiriboktan bir inanış biçimiymiş
ben dahil kimse şaşırmadı
.
günler
karşıma geçip
beni ikna etmeye çalıştı 
.
bu doğru
.
 zaman genleşti 
kama herzaman ürkekti 
içi boş livar tek halkasında birleşti
öyleyse çapa biraz dinlensin 
.
son ana kadar kesinliği bekledim
bugün 5 kasım
babamın yenilenişi
ve o balığa çıkmadan önce hep solucan toplar
.
artık şimdi bolca zamanım var 
 .
yabancı gelmeyen postallarımla
metronom kararlılığında karada adımlıyorum
gördüğüm delikler muazzam
.
hiç şansın olmasa da
 sana rastgele hemingway 
   .
nasıl olsa
mart'a doğru
başka bir denklemle karşılaşırız
.
mataram sende kalsın
ama müzik lütfen son ses çalsın








4 Kasım 2016 Cuma

Perde Laf

dargın rivayet
rüyanı ıskaladıkça
dalgın dünya bihaber
 ve
pejmürde yüzünde
  çağa ayak uydurmuş gülücükler
.
 buğuya saplıydı nefes
soğuksa üvey
 .
..parşömenler
parke parke eksilirken haznemde
sanırım yanlışlıkla ziyadesiyle -fazlayı savundum
 .
 avuntu 
 ellerinde akordeonların bozulduğu çingenelerin şehrine göçer
.
takat 
çakmak ceplerinde mızıkalarının unutulduğu
yazlıkların kışlarına tüner
 .
 dakiktir çivide 
duvar ve çekiç 
zamanlamayı tutturamazsa ne söylediğidir parmağın
.
kayalar yuvarlatır hayıflar
oysa ne haklı bir dinleniş omuzlarında
.


3 Kasım 2016 Perşembe

Pervaz

çakrana mıhlanan kancamı süslemeleri için

ilk kurdela kendin ! 

kuşatılmış kadranından yelkovana akrebi uzatan esirlerimin
çığlıkları ve sonlanışları arasında 
emin olduğum tek şey ! 

- uzaklara taşan yanağının tablolaştığı sığınağımı asla bulamazlar 

bu kesinliğin vermiş olduğu
cesaret 
bizi
o kuşatılmış kadranının içinden geçirirken bir sandalla
gayriciddi nabzının hazlarını geride bırakır ,
savaşın ambiyansını görmezden gelir
uzlaşmacı bir tavırla aynı anda kabulleniş ve vazgeçiş çalgısını çalar

olası beyaz bayrakların çağında yaşamayıp
üzerine köpüren dalgalarımın esareti
antlaşmasını imzalayacak durgunluğa bilet ararken 
karaborsaya düşen bir soru tutarım
nasıl hissediyorsun ?

yanıt 
uzaklara açılan bir yanağından diğerine başka bir soru

fakat yanan biletimin külünden sigarayı yakmak için güzel bir deneyim

yağmur başlayıncaya dek
cephede ninniler arayacağım

umarım pes edip kadrandan çıkmam